- 18-11-2022 09:44
- 18-11-2022 09:45
- 18
Merhabalar sevgili okurlar,
Köşemi takip edenler iyi bilir, gündem içi ve günden dışı konulara yer veriyorum.
Bugün hiç lafı gevelemeden, internette ve sosyal medyada okuduğum iki konuyu siz değerli okuyucularımızın taktirine sunuyorum;
***
İNSAN OLMAK
Beyin ve sinir cerrahisinde birçok ilklere imza atan ve 2014 yılında dünyanın en iyi beyin cerrahı ödülünü alan, aynı zamanda birkaç sene önce Türkiye'ye gelerek bizim meşhur sanatçılardan birinin de beyin ameliyatına giren Almanya'nın Hannover kentindeki İran asıllı ünlü Profesör Doktor Majid SAMİİ şöyle der:
Bizim mahallede bir Çöpçü var. Her sabah arabama binip işe gitmek için evden çıktığımda beni görür görmez yanıma gelir, güler bir yüzle sıcak ve içten bir selam verir. Ben de arabadan iner, saygıyla elini sıkarım. Günaydın der, hâl hatırımı sorar, sonra tekrar işine dönüp caddeyi süpürmeye, insanların kirlettiği yolu temizlemeye devam eder.
Oturduğum apartmanda bir de alt komşum, aynı zamanda meslektaşım olan bir CERRAH DOKTOR var. Ara sıra asansörde karşılaşırız kendisiyle. Selam verdiğimde gözü yukarıda sadece başını sallar, dışarıya atılmak için bir an önce asansörün kapısının açılmasını bekler.
Şahsen eğer bir gün hayatta kalmam bu doktora bağlı olsa, kabrimin tozlarını o çöpçünün silip süpürmesi, yaşama dönmemi sağlayacak olan o doktorun tedavisinden daha lezzetli olur benim için...
İşte bu sebeple diyorum:
Bir ferdin yüksek eğitimli olmasıyla anlayışlı ve şuurlu insan olması arasında asla bir ilişki, bir alaka yoktur!
***
HASAN'IN MATKABI ...
Hindistan uzun süre İngiliz hakimiyeti altında kaldı. İşte o zamanların birinde Hindistan’dan hediye olarak İngiltere kraliçesine kocaman bir elmas gönderilmiş.
Kraliçe elması yardımcılarına vererek, bunu tam ortasından deldirin boynuma asacağım kolye olarak, demiş. İki yardımcısı almışlar elması gelmişler bir kuyumcuya. Kuyumcu yapamam, demiş, parçalanır. Başka kuyumcuya gitmişler aynı cevap.
Bu durum değişmemiş gittikleri hiçbir kuyumcu parçalanır endişesiyle o elması delmeye cesaret edememiş. Hatta ağızbirliği etmişler gibi “bunu delecek kuyumcu bulamazsınız bu ülkede” demişler. Yorgun bezgin gittikleri son kuyumcu bir umut ışığı göstermiş yine de:
- Bunu, demiş, sadece bir kişi yapabilir. Gidin İstanbul’a oradaki Kapalıçarşı’da İbrahim Usta’yı bulun. Yaparsa o yapar.
Çaresiz atlamışlar gelmişler İstanbul’a. Kapalıçarşı’yı bulmak kolay. Tanınan biri olduğu için İbrahim Usta’nın dükkanını da hemen bulup girmişler içeri. Hakikaten işinin ehli olduğu çok belli olan temiz yüzlü bir adammış. Uzak yerden gelen konukları dikkatle dinlemiş, hürmet göstermiş ama maalesef o da aynı cevabı vermiş;
- Bu parçalanır delinirken, demiş.
Adamlar boynunu bükmüş kalmışlar öyle çünkü burası son umutlarıymış.
Onların haline acıyan Usta dayanamamış:
- Bakın, demiş, eğer kırılırsa ses etmeyecekseniz sizi eliniz boş göndermeyeceğim, kabul ediyor musunuz?
Kabul etmeyip ne yapacaklar. Sevinç içinde tamam, demişler, zaten başka çaremiz yok.
Ustamız elması almış tekrar ve içeriye doğru bağırmış:
- Hasan, matkabını alıp az gel buraya! aralanmış kapıdan böyle saf bakışlı, heybetli, çam yarması gibi bir adam çıkmış. Elindeki mücevher matkabı neredeyse kaybolmuş avucunda.
İbrahim Usta elması ona doğru uzatmış, al del şunu, demiş. Elmas Hasan’ın avucunda kaybolmuş. Matkabı haşırt diye elmasa değdirmesiyle öteki taraftan çıkması bir olmuş ve uzatmış ustasına ortası delinen elması ve girmiş yine içerdeki odaya.
İbrahim Usta sevindirik ve ziyadesiyle şaşkın halde bakan adamlara elması uzatırken ;
- Alın, demiş, istediğiniz oldu, para da istemez o kadar yoldan geldiniz.
Adamlar zaten her türlü masrafı göze almış, ustanın mütevaziliği ayrı, şahit oldukları bu tuhaf olayı yorumlayamamışlar bir türlü ve sormuşlar:
- Ustam bu nasıl oldu, sizin yapmadığınızı bu şaşkın adam nasıl yaptı?
Gülümsemiş yılların ustası ve şunları söylemiş:
- Sadece haddini bilmeyen, kendinin farkında olmayan, ölçüp tartmayan biri böyle bilir bilmez her işe bodoslama dalar.
Ben parçalanma ihtimali aklımdayken yapamazdım.
Yapmaya kalkışmam da haddim değil.
Ama o bunları hiç düşünmedi. Neyse ki başardı