- 18-07-2019 19:18
- 122
Bundan 10 gün önce Sinop’ta kendini bilmezin biri işlettiği özel halk plajının çitlerine bir yazı astı. Türkçe ve Arapça yazılan yazıda
'Vatanı için savaşmayanlar plajımıza giremez. Türk ırkı var olsun' yazıyordu.
Olay basına yansıyınca haberde işletmeci pişkin pişkin “Vatanı için savaşmayanların burada sefa sürmeye hakkı yoktur. Benim askerim,
Türk askeri Suriye’de şehit olurken, onlar burada eğleniyor.” diye de açıklama yaptı.
Bekledim herhalde dedim birileri çıkıp halkı kin ve düşmanlığa sevk etmekten soruşturma açar davacı olur dedim.
Maalesef olmadı.
Sinop Valiliği “Özel plajın işletmecisi tarafından asılan pankart, yine işletme sahibince kaldırılmıştır.
Cumhuriyet Savcılığınca yapılan inceleme sonrası konu hakkında işlem yapılmasına gerek olmadığına karar verilmiştir.” diye açıklama yaptı.
Neresiydi kimdi diye hatırlamak için internette “Suriyeli plaj yasak” kelimeleriyle arama yaparken gördüm ki sadece Sinop’la sınırlı değil bu yaklaşım.
Bursa Mudanya, Antalya Gazipaşa’da da benzer yasaklar uygulamaya konmuş ve hatta bunu sadece kendini bilmez işletmeciler değil belediyelerin bizzat kendileri yapmış.
Her önüne gelene kin ve düşmanlıktan dava açanlar bırakın buna dava açmayı olayı görmezden gelmiş ve hatta bir kısmı uygulamayı olumlu karşılamıştı.
Bu Irkçılık, faşistlik değil de nedir?
Daha buna dair ne olacak diye beklerken hemen yanı başımızda devlet memurunun eliyle benzer bir olayla karşılaştık.
***
Bu sefer suç mahalli Batman’dı. Olayı ortaya çıkaran Batman Sonsöz Gazetesiydi ve olay ulusal basına taşınmıştı.
Altı çocuk annesi Tenzire Hanım, evine gelen TÜİK anketörünün Türkçe konuşmadığı için anketine cevap verememiş
ve katılımı zorunlu olan anketi cevaplayamadığı için cezaya çarptırılmıştı.
Okuma yazma bilmeyen ve anadili Kürtçe konuşabilen Tenzire Hanıma,
Vergi Dairesi’nden ankete katılmadığından ötürü Kabahatler Kanunu kapsamında Bin 55 TL idari para cezasının makbuzu gönderilmişti.
Tabi Batman Milletvekilleri hemen harekete geçip olayı meclise taşımadı, CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır olayı meclise taşıyarak bir soru önergesi verdi.
Başarır’ın verdiği soru önergesinde cezanın gerekçesini soruyor ve devamında
“Ülkemizin içinde bulunduğu batık ekonomiyi TÜİK aracılığı ile vatandaşlara kestiğiniz cezalarla mı düzeltmeyi planlıyorsunuz?” diye de ekliyor.
Hayır, eğer derseniz ki bu Memurun işgüzarlığı, sizi çürütecek bir açıklama da var. TÜİK Siirt Bölge Müdürlüğü yetkilileri,
“TÜİK anketörlerimiz, saha araştırmalarında evlere giderler. Ölüm, hastalık, evde olunmaması durumu hariç, ankete katılım zorunludur.
7 iş günü içinde o tebligata yanıt vermesi gerekiyor. T
ebligata da yanıt vermemiş ise mahkemece Anket Kanunu kapsamında cezaya çarptırılır” diye de haber çıktı.
Şimdi iki olaya ve hakkında çıkan haberlere bakıp bu faşistlik değil ırkçılık değil diyebilecek kimse var mı?
Vardır elbette şaşırmam.
Şaşırmam çünkü bir taraftan bunlar yaşanırken diğer taraftan Kürtçe televizyon kanalı açmakla övünen bir hükümet ve temsilcilerinin her seçim dönemi alevlenen ümmet aşkı yaşanıyor.
Yani özetle; Türkçe var olsun Türk ırkı var olsun.
Kürtler mi? Pardon Kürt kökenliler mi?
Allah ıslah etsin…