- 19-09-2019 18:13
- 18192
İnsanları işinden, ekmeğinden etmek, alınabilecek en ağır yaptırımlardan biridir.
Bu ağır yaptırımı gerektirecek durumlar tabii ki mevcuttur.
Bu durumların mevcudiyeti halinde, “Şeriatın kestiği parmak acımaz” der otururuz.
Lakin olabilecek en ağır ceza, en olmadık hallerde bile insanların önüne konulabiliyor.
İnsanlar vahşice cezalandırılıyorlar.
Ülkenin en büyük kuruluşlarından birinde çalışan bir emekçi, hak talebinde bulunuyor, kurum yöneticileri emekçiye mahkeme yolunu gösteriyor, mahkemeye gidip, haklılığını ispat eden çalışan, mahkeme kararının uygulanmasından hemen sonra işinden ediliyor.
Hani hukuk devletiydik!
Hukuktan gücünü alan kurumlar, hukukun verdiği kararları kabul etmezlerse, insanlar nasıl bir motivasyon yaşayacaklar?
Ekmeğimiz, 2 kişinin 2 dudağının arasında mı olacak?
Haklı olman, mahkemelerin bunu teyit etmesi, çok bir şey değiştirmiyor!
Bu çok acı bir tablo!
Bu tabloda sadece şahıs değil, ailesi, akrabaları, iş arkadaşları ve tüm toplum cezalandırılıyor aslında. Silsile yoluyla geçen ekonomik ilişkiden çok silsile yoluyla geçen güvensizlik duygusu bitiriyor insanı!
Unutmayın, hakkaniyet yoksa güven de yok, güven yoksa huzur yok, huzur yoksa hiçbirimize yok.
Bugüne güvenmeyin, bu işin birde yarını var.
Bugün belediye işçileri de kapı önüne koyuldu. Bolu, İstanbul, Batman…
Hepsini kendi içerisinde değerlendirmek gerekir.
Önceliğimiz işsizliğin en yüksek olduğu şehrimiz Batman.
Belediye yönetimi, koltuğa oturduktan sonra 7 personelin işine son verdi.
Onlarcası çöp ve kanalizasyon işlerine gönderilerek mobbing uygulandı.
Şayet bu kişiler, liyakat sahibi değilse, işgal ettikleri mevkileri hak etmiyorsa, işe gelmiyor, sahtecilik yapıyor, kuruma zarar veriyor ya da başka işleri varken siyasi bir amaç için burada istihdam ediliyorlarsa, buna eyvallah deriz.
Lakin, sizin gibi düşünmüyor, sizden önceki yönetim işe aldı ya da tipi hoşunuza gitmedi diye kişileri kapı önüne koyarsanız, bu hakkaniyete uymaz.
Hele birde, “Kayyum da işçi attı” kolaycılığı var ya o tam bir facia!
Kayyum’un birilerini işten atması, sizin atmanızı mubah kılar mı?
Bir yanlış, bir yanlışı örtmez, ikiye katlar. Ama bildiğim kadarıyla kayyumun işten attığı adam da yok gibi.
KHK ile atılanlar ise onu aşan durumlar.
Hem Kayyum döneminde, işe alma ve işten atma gibi süreçleri takip eden birimin başında ki müdür, HDP döneminde de müdür olan bir şahıstı.
Yani Kayyum sizden olanları müdür bile yapmıştı.
Artık bırakın her sıkıştığınızda topu Kayyuma atmayı!
Elektrik faturası konusunda da aynısını yaptınız.
Elektrik faturasını ödememişsiniz, sular kesilmiş, tüm halka mesaj atıp topu kayyuma atıyorsunuz.
Hemen TEDAŞ’ı aradım, bu borç hangi döneme ait diye sordum.
1 ay 2018, diğerleri 2019 borcu. Yani borcun büyük kısmı sizin döneme ait, geri kalan da kayyumun artık elini eteğini çektiği dönem.
Hem öyle olmasa, borç kayyumun dönemine ait olsa ne olacak?
Kamuda devamlılık esas değil mi?
Her yeni gelen yönetim eskinin elemanlarını atıp borçlarını red mi edecek?
Bu arada vatandaş, işsiz, güçsüz, susuz, abdestsiz mi kalacak?
İnsanların hakkına girmeyin, kul hakkı yemeyin, oturduğunuz koltukların hakkını verin.
Unutmayın, Yüce Yaradan, “İmhal eder ama asla ihmal etmez”!
Herkes ektiğini biçer.
Gece yediğiniz hurmalar, gün gelir, burnunuzu tırmalar!
Hakkın hukukun üstün olduğu, kul hakkının yenmediği ve insanların ekmeğiyle oynanmadığı yarınlar dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın…