- 02-03-2018 22:21
- 32
Bizler başıboş yaratılmadığımız gibi, yaptığımız her şeyin en ince detayına kadar hesap vereceğimiz bir de ahret yurdu ve mahkeme-i Kübra’nın var.
İnsanları kandıra bilir, haksızken kendimizi haklı gösterebilir, yaptıklarımızın bize kar olarak kalacağını, insi ve cini şeytanların telkini, nefsin baskısı ile kendimizi hep haklı göre biliriz. Ancak söz konusu Ahretse asla:
Nur suresi 24 ayet:
“Gün gelecek, dilleri, elleri ve ayakları yapmış oldukları bütün kötülükleri tek tek bildirecek, aleyhine şahitlik yapacak.”
Yasin 65 ayet:
“Ogün mühür vuracağız ağızlarına, elleri bize söyler, ayakları şahitlik eder, kendi yaptıklarına.”
Dünya hayatı nasıl olsa bir şekilde biter, ahret hayatı ise ebedidir. O gün, akıl ve baliğ olduktan sonra yaptıklarımızı kayıt altına alan meleklerin tuttuğu defterler elimize verilir.
Sağ eline defteri verilenler kurtuluşa ermiş, Allahın rızasını kazanmış, kendisinin de razı olacağı her türlü nimetin ikram edildiği ebedi hayatını sürdüreceği cennete verilir.
Beyine suresi 8 ayet:
“Onların Rableri katındaki mükâfatları, zemininde ırmaklar akan, içinde devamlı olarak kalacakları Adn cennetleridir. Allah kendilerinden hoşnut olmuş, onlar da Allah’tan hoşnut olmuşlardır. Bu söylenenler hep Rabbinden korkan içindir.”
Kitabı sol eline verilenler, (Allah hepimizi muhafaza etsin)eyvah ki ne eyvah, “son pişmanlık fayda etmez” derler ya işte öyle bir şey.
Hakke suresi 25-31 ayetleri:
Kitabı kendisine sol tarafında verilen ise şöyle der: “Keşke kitabım bana verilmeseydi.”, “Hesabımın ne olduğunu bilmeydim.”, “Keşke ölüm her şeyi bitirseydi.” “malım bana hiçbir yarar sağlamadı.”, “Saltanatım da yok olup gitti.”, (Allah, şöyle der) “Onu yakalayıp bağlayın.”, “Sonra onu cehenneme atın.”
İman esasları çok ama çok önemlidir. Gafil olmaya gelmez, ihmalkârlık yapmak doğru olmaz. Bakınız cehennemin en hafifi.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem:
“Onlardan kiminin ateş topuklarına kadar, kiminin dizlerine kadar, kiminin beline kadar, kiminin de köprücük kemiklerine kadar yükselir.”, “Cehennem ehlinden azabı en az olanın, ayağının dibinde iki koz ateş vardır, ateşlerin sıcaklığından onun beyni bakır tencerenin kaynaması gibi kaynar.” (Müslim ve Buhari)
İmanın önemli konularından biri de bu dünyanın bir de ahret boyutu olduğu, ölen nice insanlar gibi bizimde bir gün öleceğimizdir. Kanun, yasa, örf, adet, gelenek, görenek, siyaset, lider… göre değil de Kur’an’a göre yargılanacağıdır.
Bakara suresi 1-2 ayetleri:
1- Elif, Lam, Mim
2-O kitap (Kur’an); ondan asla şüphe yoktur. O, Muttakiler için bir yol göstericidir.
Muttaki olmak, hidayetin, kurtuluşun, Allah’ın rızasının, yanı dünya imtihanının kazanılıp ahrete gitmenin, Allah’ın azabından kurtulup O’nun rahmeti ile baş başa kalmak demektir.
Dün gitmiş, yarın gelmesi kesin olmadığından yaşadığımız anı son an kabul etmeli, gaflet uykusuna dalmamalı yapmamız gereken ibadetleri yapmalı, tövbe edilmesi gereken günahlardan tövbe etmeliyiz.
Ya iman etmeyenler, ahretin olmadığını söyleyenler ya varsa (ki kesin vardır) ihtimalı ve görecekleri azap:
“Kafirlerin, en şiddetli azapla cezalandıracağım.” (al-i İmran 56), “Onların azapları hiç hafiflemez”( bakara 86), “Orada devamlı kalırlar, azapları hafiflemez, kurtuluş ümitleri yoktur.” (Zuhruf 75.)