- 06-12-2024 00:00
- 05-12-2024 16:39
- 2536
Şiddetten söz ediyorduk. Kadına yapılan şiddetin sebeplerinden ve buna yol açan unsurlardan söz etmeye çalışıyorduk.
Bayanlara şiddetin hiçbir zaman ve hiçbir sebeple olmaması gerekmektedir. Sağlıklı ve sıhhatli bir beynin böylesi bir yola tevessül etmesi mümkün değildir. Ama buna götürücü unsurlar her zaman olabiliyor. Yeterince kültürü, bilgisi olmayan ve manevi duygulardan, şefkat ve merhametten uzak insanların buna tevessül ettiği bir gerçektir. Kadına bakış açısının gerçek anlamda pekişmediği bu toplumda, kadına şiddet ve kötü muamelede bulunma adetlerimiz arasındadır. Kızgınlıkların, moral bozuklukların, çıkmazlarımızdan ve öfkelenmelerimizden çıkış noktası olarak bayanlarımızı biliriz. Asabiyet bozukluklarımızı öncelikli onlardan çıkarmaya çalışırız. Böylesi yanlış ve bilinçsizce yapılarımız mevcuttur.
Ama bu şiddetin altında yatan sebep sadece bu değildir. Bayanlarımızın da bu şiddete maruz kalmamaları için çokça da yaptıkları bir mücadele ve hassasiyetin gösterilmediğini de biliyoruz.
İslami hassasiyetlerin ağırlıkta olduğu bir coğrafyada yaşıyoruz. Bu konudaki hassasiyetlerin oldukça güçlü olduğu bir hayatla iç içe yaşadık ve yaşamaya da devam ediyoruz. Bu manevi duygulardan ve yaşayış biçiminden uzaklaştığımızdan ötürü de uyuşmazlıklar artmıştır ve maalesf şiddet de devam ediyor.
Kısa bir süre yani 20 yıl öncesine kadar bile kadınlarımız ile şimdikiler arasında ciddi anlamda bir değişim ve dönüşüm fark edilmektedir. Tavır, hareket, muamele ve uygulamalarda ciddi bir değişim söz konusudur. Değişimlerin, geçmiş ve dini uygulamalarla farklılık göstermesi, anlaşılamaması ve de kabulü hazmedilmediğinden şiddet devam etmektedir. Bunun aile yapısının devamına da engel teşkil ettiği istatistiklerle de ortadadır. Bu uyuşmazlık ve tahammülsüz davranışlardan ötürü, ilimizde boşanma davalarının ciddi bir sayıya ulaşmış olması da bunun somut bir örneğidir.
Yani kadınların bu değişime ve dönüşüme çabucak uyması ve ayak uydurmasıdır. Bir Yapı uyuşmazlığını yaşıyoruz. Bu değişim çok çabuk gelişti ve buna da çok çabuk ayak uydurduk.
Biraz da bayanın aslı ve fıtri olarak üslenmesi gereken konumdan çıkması, dünya dengesinin değişimine etki eden önemli bir faktör olmaya başlamıştır.Bayanların bu farklı uygulama ve değişik misyona bürünmesinden dolayı şiddet devam etmektedir.Buda aile mefhumunun tekrar ve çok ciddi bir şekilde gözden geçirilmesi düşüncesini doğurmuştur. Ve düşünülmesi gereken ciddi bir konudur. Bir örnek verecek olursak. İsrailoğullarının Allah tarafından lanetlendiklerini biliyoruz. Lanetlenme sebebi neydi biliyor musunuz? Bayanların içine girdikleri gayri islami tavır ve davranışlar ve muamelelerden dolayıydı.
Yüce Peygamberimiz s.a.v şöyle buyuruyor: ”Ey insanlar ! Kadınlarınızı mescitte ziynet giyinmek ve böbürlenerek yürümekten alıkoyunuz. Çünkü İsrailoğulları mescitlerde böbürlenerek yürüyünceye ve kadınları da ziynetlerini giyininceye kadar lanetlenmediler. diye buyurmaktadır.
Koskocaman ve Allah’ın rahmetinden uzak kılacak lanetlenmeyi, bu iki sebebe bağlamıştır Efendimiz s.a.v. Basit gibi görünen ama hiçte öyle olmayan bir davranış şeklidir. Muhafazakar bir yapıya sahip olan bölgemizin, böylesi meşru olmayan davranışları çok kolay sindirememesi gerçeği vardır. Bayanların böylesi fitne ve tehlike yaratacak, ailelerin düzenini kökten yok edecek, aile mefhumunu yok edecek hareket ve davranışlardan şiddetle uzak durmaları gerekmektedir. Hem dinen aykırı olan davranışlar ve hem de bölge yapısına ters düşecek tavırlardır bunlar. Müslüman bir bayanın Allah’ın emrettiği bir tarz ve şekilde hareket etmesi, tavır ve davranışlarını Allah’ın memnun olabileceği bir şekilde tanzim etme mecburiyeti vardır. Fitneye, kargaşaya, gıybete ve şehvete ve şeytani duyguları kabartacak bir tavrın ve şeklin içerisine girmekten kendisini uzak tutmalıdır. Ne kendisine ve nede başkalarını şiddeti yapmaya, yöneltmeye hakkı yoktur. Konuşmasıyla, giyimiyle, yürüyüşüyle, hal, hareket ve tavırlarıyla buna davetiye çıkarmamalıdır. Haya, edep, ağır başlılık ve ölçülü davranışlarıyla bunun önüne geçmelidir.
Her köşe başında binlerce şeytanın pusuda olduğunu göz ardı etmemelidirler ve etmemeliyiz.
İşte böyle bir hassasiyetle davranıldığı zaman. Sadece Allah’ın bizlerden istediği yapının bir kısmını bile tatbik etmeyi başarabilirsek, samimi ifade edebilirim ki; Bu şikayetçi olduğumuz, şiddete maruz kaldığımız, dışlandığımız ve huzursuz olduğumuz durumların çoğunu hafifletebilir ve beklide tamamen ortadan kaldırabiliriz. Şiddet hiçbir zaman benimsenemez ve uygun görülemez. O açıdan hareket ve tavırlarımızla bizler buna sebebiyet vermemeli ve ön ayak olmamalıyız. Bunu doğuracak sebeplere kapıyı aramamalıyız. Hayat meşakkatli olmasına rağmen, karşılıklı anlayış, hoşgörü, sevgi ve saygı sınırları içinde devam ettirilebilir. Ve bunu yapmak da hiç zor değildir ve bizim elimizdedir. Kimsenin sihirli bir sopa ile bunu değiştirmeye ve düzeltmeye muktedir olmadığını da bilelim.
Mevlam beraberliklerimizi kendi benimsediği şekille tanzim edenlerden eylesin. Aile mefhumunu karşılıklı sevgi, saygı, sabır, tahammül ve olgunlukla yürütmeyi cümlemize nasip etsin. Ve bizleri şeytanların oyuncağı haline getirmesin. AMİN