- 01-09-2016 18:08
- 4
Kadınları sevin efendiler.
Merhametten yapılmıştır kadınlar. Dönün ve annenizin, kızkardeşinizin ya da sevdiğiniz kadının gözlerinin içine bakın, orada şefkati göreceksiniz.
Bu şefkat ki bütün acıların üstesinde.
Bu yüzdendir en fazla acıyı yaşamasına rağmen yine de barış ister kadınlar.
İstemekle kalmaz, bunu haykırır da.
Acısını da mutluluğunu da özlemini de saklamaz kadınlar.
Özlüyorsa “özledim” der,
Seviyorsa “seviyorum” der,
Canı yanarsa atmaz içine, ağlar, gözyaşları ile anlarsınız canının yandığını.
Barış isterken de böyledir.
Erkekler, oyun masalarında, dost arkadaş ortamlarında konuşur barışı ve sonra susar, hatta savaşmaya devam eder.
Kadınlar ise çıkar sokaklara “barışalım” der.
Evladını kaybetmişse bile…
***
Bütün derin acıların yaşandığı karanlık günler… Canı yanmayan kalmadı nerdeyse.
O ateş, bir bir eksiltiyor bizi.
Her gün biraz daha eksiliyoruz…
Bütün eksiklere ve yitirilmişlere rağmen kadınlar yine alanlarda.
1 Eylül’e sözleşmişlerdi ama olmadı.
Olsun!
Tarih ve gün önemli değil ki!
Önemli olan, bütün acılara rağmen “barış”ı isteme değil mi?
Bunu başarıyor kadınlar. Çünkü dedim ya merhametten yapıldılar.
3 Eylül’de yine başaracaklar.
Çünkü içi yanan da yanmayan da o alanda olacak.
Ve sadece barış için…
***
Kadınların ağzından çıkan “barış” kelimesi bu yüzden değerlidir işte.
Çünkü söylemekle yetinmez kadınlar, bunu haykırır, duyuruncaya kadar da susmaz.
Hani çok konuştukları iddia edilir ya
Kadınlar susmuyor ise bundandır işte.
Yine susmayacaklar.
Savaşanlara “barış” dedirtene kadar haykıracaklar.
Cumartesi günü saat 16.00’da parti farkı gözetmeksizin, din, dil ve kültür ayrımı yapmaksızın bütün kadınlar aynı söylemle 16 Mayıs Şehir Stadyumu’nda buluşacaklar