- 05-03-2017 16:25
- 10056
Yakın bir gelecekte 16 Nisan’da önümüze sandık gelecek ve “EVET-HAYIR” seçenekleri ile karşılaşacağız. Ama biz bu maça hazır mıydık?
Kim kime karşı? Sonuç ne olur? Ne olmaz?
Nereden çıktı şimdi bu sistem yahut Başkanlık...
Bunların sonuçlarını 17 Nisan’da kısmet olursa net olarak göreceğiz görmesine ama beni en çok düşündüren bu kararsızların neden karar verememeleri ve neden kararsız olduklarını açıkça belirtmemeleridir.
Haklılarsa kararsızların haklı gerekçeleriyle karasızların sayıları artar ve herkes her siyasi ağzının payını almış olur çünkü haklıdırlar.
Hakkın karşısında kim durabilir ki?
Adı üstünde hak, haklı olanlar…
Yok, haksızlarsa haksızlıkları açıklanır belgelenir yanıldıklarını anlayıp kararsızlıktan kararlı statüye geçerler.
Düz mantıkla olay bu ya haklısınız ya da değil.
Unutulmaması gereken önemli bir konu da Türk milleti yabancıların gözüyle yapılan otobiyografik açıklamalarda çok cesur mert ve buna benzer daha nice-nice övgü dolu sözlerle ifade edilirdi.
Örneğin Yahudiler Türklerle ticaret yapınız onlar dürüst ve mert insanlardırlar asla sizi kandırmazlar derlerdi.
Türkler savaşlarda kadın yaşlı çocuklara ateş etmez onlara dokunmazlar diye söylenir yazarlardı tarihçiler.
Peki, ne oldu o Türk milelinin cesur, mert karakteristik yapısı? Buhar mı oldu?
Şimdilerde bu referandum arifesinde sus pus olmuş kimselerin sesi soluğu lehte veya aleyhte çıkmıyor.
Bence korkak olmak susmak konuşmamak olumlu veya olumsuz eleştiri yapmamak yahut yapamamak inanın şahsi görüşüme göre bu pasiflik referandumdan da daha önemlidir.
Örneğin ben an itibariyle ey milli irade!
Sayın vatandaşlarım şu nedenlerden ötürü önünüze gelecek oy sandığına oy verin...
Yahut oy vermeyin.
Artılar bu eksiler şu sonuçlar hepimiz için çok faydalı olur.
Yahut yine şu nedenlerden ötürü hepimiz perişan oluruz olay yasal değil hukuk çiğneniyor.
Böylesi bir seçim veya referandum olmamalı diye açık-açık yazmıyor yazamıyorum.
Bildiğiniz birçok nedenlerden ötürü.
İşte zaman diliminde nasıl oldu? Neden oldu da?
Bizler bu hale geldik veya getirildik.
Acı bir sosyal facia değil mi?
Bir basın mensubu olarak okuyucu kitleme demokrasi gereği fikirlerimi yazmakta olduğum köşemi mesleğim gereği ifade edemiyorum.
Bu durum nasıl açıklanır?
Benim korkak pısırık suya sabuna dokunmayan bir basit gazeteci olduğum çıkar ortaya veya yasalarla olmayan hukukla kuşatılmışız hedef kitle olmuşuz tutuklanmamak için iktidara ve yandaşlarına trollerine ucu yem olmamak için kelime oyunları abrakadabra’lara başvurmak zorunda kalıyorum böyle de algılanabilir.
Ancak Siyasi iktidar OHAL şartlarında ve iktidar olmanın her nevi nimetlerinden ve artılarından faydalanarak bu seçimleri yapması çok konuşulacak ve tartışılacak belki de sonuçlar ne olursa olsun tarihe not düşürtecek nitelikte diye algılıyorum.
Nitekim Meral Akşener Hanım Efendi bunu slogan haline getirdi bile.
Bir tez ya bilimsel hukuk felsefi olarak çürütülür yahut kabul edilir.
Bir zamanlar seviyesiz siyasiler diye 2 köşe yazmıştım.
Ancak kin nefret ve siyasileri kötülemek anlamında değildi yazılarımın içeriği tamamen onların kullandıkları dil davranış siyasi tarz ve eylem ile davranışlarıydı onlarda yazdığım yazıları yazık ki hal ve hareketleriyle onaylamış oldular.
Bakın ölümüne her türlü şartlarda AK Partinin yanında yer alan MHP Genel Başkanı Bahçeli, çok kısa bir zaman diliminde ne bahanelerle nerelere taşıdı.
Barzani’nin Ankara’ya gelmesiyle asılan bayrak protokolünü.
Anlamakta güçlük çekiyorum siyasilerin saniye de bir kaç kez U virajı almalarını.
Bu ne tarz? Bu nasıl bir siyaset? Anlayabilene helal olsun.
Başbakan yorgun, kızgın otomatiğe bağlamış kendisine verilen ev ödevini tüm gücüyle çırpınarak haykırarak değişik tonajlarda naralar atarak anlatıp duruyor anlatması gerekenleri.
Bence gerek yoktu bağırıp çağırmasına.
Sebep sonuç itibariyle olumlu olumsuz sonuçları açıklayıp kimselere çatmadan ortalığı soğuk savaşa dönüştürmeden daha nazik ve bilge bir edayla propagandasını yapabilirdi. Halen de geç kalmış değil. Diye düşünüyorum.
Kalın sağlık ve sevgiyle siz saygın Batmanlılar ve değerli SONSÖZ okurlarımız.