- 12-10-2015 18:25
- 136
Cumartesi günü Ankara’da gerçekleşen “Barış Mitingine” yapılan bombalı eylem bu ülkede yüzyıllardır beraber yaşayan insanların kardeşliğine gerçekleştirilmiştir.
Birliğimize, dirliğimize ve bütünlüğümüze karşı gerçekleştirilen bu tür eylemler ardı ardına gerçekleştirilmektedir. Diyarbakır, Suruç ve şimdi de Ankara bombaları aynı mantıkla işlenmiştir.
Yedi düvel birleşip bu coğrafyada yaşayan farklı etnik unsurları birbirine düşürme ve birbirine kırdırtma projesini uygulamaktadırlar.
Merak edilen seçim öncesi bu tip bombalı eylemlerin gerçekleştiriliyor olmasıdır. Burada şunu da kabul etmek gerekiyor ki güvenlik zafiyeti gerçekleştirilen üç bombalı eylemle de kendini göstermiştir.
Öyle görülüyor ki, bazı mihraklar kitlesel katliamlarla toplumları ve halkları birbirine karşı düşman yapmak istiyor.
Sağduyulu olması gereken liderlerin halkı kışkırtıp kaos, kargaşa ve iç savaş çıkartmak istemesi düşündürücüdür.
Çok şükür ki halk bu tür kışkırtıcı sözler ile hareket etmemektedir. Zira bu Coğrafyada yaşayan insanlar etraflarında oluşturulan ateş çemberinin kendilerini de kapsamasını isteyen çevrelerin olduğunu görmektedirler.
Bu halk tahrik edici konuşmalara prim vermemektedir. Geminin içindekileri gemiyi batırarak boğmak isteyen ister iç ister dış mihrakların kendileri için iyi şeyler düşünmediklerini de gayet iyi bilmektedirler.
Bir aile içinde dahi bir anne veya baba kendi çocukları arasında çıkacak kavgayı veya tartışmayı sağduyu ve sükunetle gidermeye çalışırken, liderlerin halkımı ve insanlarımı düşünüyorum deyip kaos oluşturma amaçlı sözlerle halka seslenmesi ne kadar inandırıcıdır?
Bu tür olayların bir defa vuku bulmaması için aramızda oluşturmak istedikleri kin ve nefreti sevgi ve muhabbete dönüştürmemiz gerekir.
Ayrılıklarımızı ortaya çıkarmaya çalışanlara karşı uyanık olmalı ve ortak noktalarımızı ısrarla ortaya çıkarmalıyız.
Israrla Ortak noktalarımızı ortaya çıkarmalı, inadına sevgi ve muhabbet demeliyiz. Kardeşliğimizi zedeleyecek her türlü girişimin karşısında durmalıyız.
İyi düşünmeliyiz ki pişman olacak söz, davranış ve eylemlerde bulunmayalım. İnsani değerlere sahip çıkmalı ve bunları öncellemeliyiz.
İnsanlığın atası ve babası olan Hz. Âdem’in iki oğlundan Kabil olmaktansa Habil olmayı tercih etmeliyiz. Zira hepimiz biliyoruz ki: Kabil şiddeti, Habil sükûneti; Kabil savaşı, Habil barışı; Kabil kargaşayı ve kaosu, Habil sükûneti; Kabil kin ve nefreti, Habil sevgi ve muhabbetti temsil ediyordu.
Kabil yaptıkları ile zalim ve katil oldu idi. Habil ise Kabil’in yaptıkları ile mazlum ve maktul oldu. Cenabı Allah hesabın çetin olduğu yerde yapılanların karşılığının görüleceği zaman gelmeden uyanmayı nasip etsin.