- 11-02-2018 23:14
- 28
Ülkemizde; İnsan öldürmek, cinayet işlemek, öyle sıradan bir olay olmuş ki, içimize sinmiş, kabullenmiş duruma gelmişiz. Köpek, Kedi, Kuş… gibi hayvan cinayetleri, daha bir önem kazanmış, dikkat çeker olmuş, toplumun bu tür öldürmelere karşı duyduğu öfke, insan öldürmeye oranla daha büyük olmuştur. Gerçekten bize neler oluyor. Bunca cinayet ve insan öldürmelerine karşı, niye bu kadar duyarsız, sesiz ve tepki veremez olmuşuz? Maganda kurşunu, düğün sevinci, asker uğurlarken sıkılan kurşunlar, arazi anlaşmazlığı, alacak verecek davası, aile içi şiddet, incir çekirdeğini doldurmayan münakaşalar sonucu işlenen kadın cinayetleri, daha nice olaylar ve bahanelerle öldürülen insanlar. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem: “Nefsim kudret elinde bulunan Allah’a yemin ederim ki, insanlar öyle bir zaman gelecek, katil niçin öldürdüğünü, maktül de niçin öldürüldüğünü bilmeyecektir.” (Müslim) Kutuplaşma, diyalog kültürünün dibe vurması, empati eksikliği, tv. Filim ve dizilerdeki rol modellere özenti ve daha nice sebeplerle işlenen cinayetler… Oysa cinayet yani insan öldürme, tüm din ve kültürlerin en kebbih gördüğü fiillerin başında gelir. Rengi, dili, dini, milliyeti ne olursa olsun tüm İnsanların lanetlediği ortak şey, insanı öldürmektir. İslam’a göre, dinin meşru görmediği tüm öldürmeler birer cinayet, olayı gerçekleştiren de katildir. Cezası da tövbe etmez, maktulun akrabasından helallik almazsa, af olunması düşünülemez. Yüce Allah Nisa suresi 93 ayeti: “Kim bir mü’mini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedi kalacağı cehennemdir. Allah, ona gazap etmiş, lanet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.” (diy. Meal) İslami değerlerin bozuk para gibi harcanması, menfaat, siyaset, makam ve davaya feda edilmesi sonucu, toplumda iman zayıflamakta, yerine getirdiği ibadetlerini çok görmekte, günah ve hatalarını kabul etmemekte, peşine takıldığı davası uğruna birçok günahı normal görmektedir. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem: “Bir mü’mini öldürmek, Allah indinde dünyayı tahrip etmekten daha büyüktür. (Nesai, Tahrip 2 (7,83) “Eğer bir mü’minin kanını dökmeye (Sema) ve (yer) halkının hepsi de iştirak etse, Allah onların hepsini de o kanı dökülen tek masum mü’minim hakkını korumak için yüzüstü cehenneme sürer!” (Tirmizi, diyet 8(1398) İslam’ın cevaz vermediği, hadisi şerifte de anlaşılacağı üzere tüm insanlar ve melekler bir insanı öldürmeyi uygun görse de yine cinayettir. Devletin kanunları, toplumun istekleri, örf, gelenek, kurallar ve daha nice uyulması gerekenlerin geçerliliği ölüme kadardır. Ölümden sonra yeni bir hayatın başlangıcı olduğu gerçeği ve o yaşamın nasıl olacağı Allah’ın takdirinde olduğudur. Şu da bir gerçek ki, Allah; kişinin dünya hayatı boyunca akıl ve baliğ olduktan ta ölünceye kadar geçen dönemdeki hayatını kişiye özel hafizun melekleri tarafından kayıt altına aldığı, ahrette, mahkema-ı Kübra da hesap göreceği, netice itibariyle kişiyi Allah ya Merhametiyle Cennet ve ya gazabıyla Cehenneme sokacağıdır. Ahret hayatı; nihayete ermesi, ölüm, uyku, baygınlık, yok olma, bitmesi, ara verilmesi, dinlenmesi söz konusu değildir. Cennetteki nimet ve ikramları, Cehennem azabı ve işkencenin aratarak ebedi olduğudur. Ebu Hüreyre (ra) Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Herc çoğalmadıkça kıyamet kopmayacaktır.” Ashab-ı kiram: “Herc nedir ya Resulellah?” diye sorduklarında: “Katildir katil!” buyurmuştur. (Müslim:157) Selam ve dualarla