- 10-10-2018 20:52
- 14398
İnsana kıymayı sıradanlaştıran zevat, yerel, ulusal veya küresel kural kaidelere uyma zorunluluğu hissetmez.
Bu pervasızlığı da uluslararası kontrol ve yaptırım mekanizmasının yetersizliğine veya güçlerine dayandırırlar.
Kimisi kendi gücüne, kimisi ise tasmasını tutanların gücüne…
Suud rejimi de tasması başkasının elinde olan, sözde kral, özde köle, dıştan Arap, gerçekte ajan, etikette Müslüman, amelde perişan bir oluşum.
Ortadoğu da akan bütün kan zerrelerinde parmağı olan, İsrail dışında ki bütün ülkelerin huzursuzluğu için çaba sarf eden bu rejim, Yemen’de ise kahramanca (!) savaşıyor.
ABD ve İsrail’den aldığı uçak ve teçhizatlar ile sivil, kadın ve çocukları kahramanca katlediyorlar.
Bunu da Müslüman kılığı ve Müslüman parasıyla yapıyorlar.
Yerin altından çıkan petrolün bütün parasını gavura yedirip, bomba ve mermisini garibana atıyorlar.
Bunu da büyük şeytanın korumasında yaptıkları için kendilerini dokunulmaz sayıyorlar. Aslında büyük şeytan her yerlerine dokunuyor.
Hesabına geleni veliaht yapıyor, gelmeyeni gözaltına alıyor, ayaklar altında eziyor.
Veliaht olan, köpeklik limitlerinde zayıflık gösterdi mi anında gözden düşüyor ve bir şekilde itlaf ediliyor.
İktidara gelmeden önce Trump borcumuzu Araplar ödemek zorunda demişti.
Gerçekten de öyle oldu. Başta Suud Kralı olmak üzere, tüm sömürge kral, emir ve başkanları, haraçlarını düzenli olarak ödediler.
Buna rağmen Trump, kameralar karşısında gururlarıyla oynamaktan geri kalmadı.
Biz onları koruyoruz onlarda bunun parasını vermek zorunda.
Yani ineği yakaladık, sağmaya devam edeceğiz…
İnsan bu kadar onursuzlaşabilir mi?
Bu kadar onursuzlaşandan utanma namına bir şey beklenir mi?
Elin gavuru seni niye koruyor, kimden koruyor?
Madem o seni koruyor bu kadar silah teçhizatı niye alıyorsun?
Tabii ki Müslümanları onlar adına öldürmen için değil mi?
İşte Suud Gazeteci Cemal Kaşıkçı da bunu söylüyordu.
Aslında tam da bunu değil çok daha yumuşağını.
Suud rejimin Yemen’de Müslümanları katletmesinin yanlış olduğunu söylüyor, krallığın sadece muhalifleri değil artık muhalif olmayanları bile keyfi olarak gözaltına aldırdığını söylüyordu.
Kaşıkçı ABD’de yaşıyordu.
Elleri ona ulaşmıyordu.
Ama fırsatını bulup haince bir planla onu İstanbul konsolosluğuna çektiler.
Alçaklıktan gelen körlükle onu konsoloslukta kaybettiler.
Hem kördüler hem de pervasız, çünkü ABD denen bir şeytan vardı ellerinden tutan, her pisliklerini örten. Ama bu kez olmadı.
Olay hem ABD’nin izni ve onayı olmadan yapılmış hem de saklanamayacak kadar açık bir yerde yapılmıştı.
Tecrübeli bir gazeteci olan Kaşıkçı da tedbirini almıştı.
Normalde konsoloslukta bu tür olayların olma ihtimali çok düşük olmasına rağmen, nişanlısına, makul surede dışarı çıkmazsam, şu numaraları ara diyerek not bırakmış, girişte de çok net görüntüler vermişti.
Şimdi olay patladı, Adam ABD’de yaşıyor, ABD’nin en büyük gazetesinde yazıyor, Türkiye’de çok ciddi dostları var, konsolosluğa girerken de çok fazla görüntü ve şahit…
Suudlar her ne kadar inkar etseler de giriş görüntüsü olan birinin çıkış görüntülerini veremiyorlar.
Çünkü yok!
Bu kez onları ABD babaları bile kurtaramayacak çünkü o bile onların arkasında duramayacak.
Ne yapacak ABD, tüm kovboyların yaptığı gibi at veya köpeklerinin ayağı sakatlandığında, kafasına sıkar giderler. Galiba Kral Selman’ın da ayağı sakat!
O Yemen’de işlediği cinayetler burnundan fitil fitil gelecek.
O gavurlara yedirdiğin Müslüman petrolünün parası gözlerinden akacak.
Rahmetli(muhtemelen) Kaşıkçı yaşamında olmasa da öldükten sonra senin hesabını görecek.
Kimse kuklanın konuştuğunu iddia edemez ama kimse kuklaya sahibin adıyla seslenmez.
Bu kuklalara Arap demek bu yüzden zoruma gidiyor.
Bunlar Arap elbisesi giymiş kanı bozuk ifrazatlardır.
İfrazatların yeri de bellidir.
Tüm ifrazatların tez elden tarihin çöplüğünü boylaması duasıyla, sağlıklı ve mutlu kalın.