- 11-12-2016 20:59
- 34
Dünya, katillik yarışması düzenlemiş!
Katillere yarışmaya hazırlanması için de bir laboratuar tanzim edilmiş!
Dünyadaki tüm büyük katiller, maharetlerini göstermek ve geliştirmek için bu laboratuarda toplanmış!
Birbirilerine nazire yaparcasına, zevkine, içine fantezi katarak, kasılarak, şeytana hava basarak…
Şeytan, muhtemelen bunlara tepeden bakıp, “demek boynuz kulağı geçermiş” deyip, sahaya inmeyi gereksiz görüyordur!
Şeytanın, şeytanı başarılarıyla mahcup ettiği bu laboratuarın ismi Ortadoğu, son parkur ise Halep!
Dünyanın bütün katilleri, bütün savaş oyuncaklarıyla, bütün maharetlerini gösteriyorlar burada!
Klasik öldürme çeşitleri rafa kalkmış!
Önce fırınları vuruyorlar, açlıktan, sonra su kaynaklarını vurup susuzluktan, sonra tüm hastaneleri vurup doktorsuzluktan öldürüyorlar!
Ambulansların üzerinde savaş oyunu oynuyorlar, bunu sen vur diğerini ben…
Tekerlekli sandalyedeki yaşlı teyzeyi kalbinden, kundaktaki bebeği alnından, gebe kardeşimizi karnından vuruyorlar…
Enkaz altında parçalanmış oyuncak kırıntıları arayan çocukları kimyasallarla boğuyorlar…
Doğumhaneleri bombalayıp, dünyaya ilk göz açışları doktor, hemşire, anne, çığlık ve enkazıyla kutsanmış kıyamet sahnesiyle süslüyorlar…
Basını, medyayı, satın alarak veya bastırarak susturuyor, olayı manipüle ediyorlar!
“Orada terörle mücadele ediliyor” diyorlar!
İyi de 36 ülke savaşıyor, karşıda tek düşman var!
Her ülke günde bir düşman öldürse, atılan her 100 bomba ile 1 düşman bertaraf edilse, 1 senede bu iş bitmez mi?
Her ülke neredeyse her gün 100 bomba atıyor, her bomba ile nerdeyse 10 kişi öldürülüyor. Şehirler, doğa, tarih, insaniyet, ahlak ve tüm insani değerler yok ediliyor ama düşman dedikleri güruha hiç bir şey olmuyor!
Niye, çünkü öyle bir düşman yok!
Düşman diye bir kukla koymuşlar, etrafını komple yok ediyorlar, kuklaya ilişeni de mahvediyorlar.
Olayı çözenleri de kuklacı diye yaftalayıp idam ediyorlar!
Bu coğrafyanın bazı çocukları da bu güçlü katiller sürüsüne hizmet edersek, enkazlar arasından yeşerecek yeni bahçelerin bahçıvanları biz oluruz diye yılışıyorlar!
Alçaksınız, nam..sunuz, şe...sizsiniz!
Bu katillerle işbirliği yapan, onlarla ortaklık eden, onların değirmenine su taşıyan, onlara yer ve yol açan, onlara kapıcılık, koruculuk, taşıyıcılık, ajanlık yapan…
Uyanın, uyanık olun! Ölenlerin tümünün ortak noktası Müslüman olmaları!
Laboratuar olarak kullanılan şehirlerin hepsi İslam beldeleri!
Katillerin hepsi İslam düşmanları!
Kuklaların hepsi, İslam düşmanlarının memesinden süt içen insan ifrazatlarıdır!
Bu oyunu bozacak, bu laboratuarı yıkacak, bu kardeşlerimizi koruyup kollayacak kişiler bizleriz. İmanımızla, dualarımızla, cesaretimizle…
Katiller de bir tek bizden korkuyorlar, çünkü bu topraklar, haçlıları her zaman haçlarıyla kutsayıp gömen topraklar ve biz bu toprakların çocuklarıyız.
Onlar Halep’e bomba atarken, Antep’e bakıyorlar, Şam’a bomba atarken, İstanbul’a bakıyorlar, Bağdat’a atarken Ankara’ya bakıyorlar…
Bakıyor ve korkuyorlar, arada bizi korkutmak içinde taşeronları aracılığıyla bize bomba atıyorlar…
O korku sizi bitirecek, Yavuz orada yeniden canlanacak! Haçlıları da Acem oyunlarını da başınıza geçirecek.
O kuklaların içindeki eli kırıp sarayının parmaklıklarında sallandıracak!
Bu millet ölmekten hiçbir zaman korkmadı!
Ama kardeşini katledeni de hiçbir zaman unutmadı!
Unutsa bu kadar uzun yaşayamazdı!
Firavun, korkusundan bütün adamları, hatta bebekleri bile katletmişti!
Tek bir bebek kurtulmuştu, o bebek Musa olup boğazına yapışmıştı, ben dünyanın tek hakimi ve ilahıyım diyen zevata şamarı indirmiş, tahtını devirmişti!
Bizim orduya da ihtiyacımız yok! Yeri gelir, Allah nurunu tek bir bebekle tamamlar!
Müslümanların çoğu bunu anlamasa da gavurlar bunu çok iyi anlar!
Çünkü onlar bizim tarihimizi, dinimizi, kitabımızı ve kültürümüzü bizden iyi bilirler…
Halep’in Antep, Şam’ın İstanbul, Bağdat’ın Ankara Musul’un Hatay olması, katillerin kanlarının surların dibinde akması duasıyla, sağlıklı ve mutlu kalın…