- 28-01-2015 17:27
- 22130
Ecdadımız, tarih boyunca cephede her zaman düşmana diz çöktürmüş, sonra da kendi gücü karşısında kendisi diz çökmüştür…
Cephede cengâveriz, güçlüyüz, inançlıyız, biraz da deliyiz, eyvallah…
Bu niteliklerin karşı kefesine, ileri teknoloji ürünlerini koymanız hiçbir şeyi değiştirmez!
Bunu herkes bilir!
Ama bunu bilenlerin, bildiği başka bir şey de var!
Karşı kefeye aynı malzemeden koymak!
Nasıl yani?
Burnuma çoook pis “kardeş kavgası” kokusu geliyor!
Küçük savaş daha bitmedi, Kobanê çevresinde devam ediyor ama büyük savaş başlamak üzere!
Malumunuz, Kobanê’de sadece PYD veya YPG savaşmıyor!
Orada Barzani’nin askerleri (KDP’liler) Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), yerel halk ve başka küçük grupların yanında, dışarıdan destek veren ABD, ittifak devletleri, inkâr edilse de Türkiye var…
Tüm bunların yanında, kuyruğu sıkışınca, tüm silah ve mühimmatını PYD’ye teslim edip askerini geri çeken bir Esad var.
Maalesef, burada bunların tümünün de birer hesabı var. Bölgeden IŞİD gölgesi silindiği anda bunların belirlediği politikalar masaya yatırılacak ve bu masa da büyük bir mücadele başlayacak. Bu mücadelenin de çatışmaya dönüşmesi çok muhtemel görünüyor.
Çünkü bu bahsedilen odakların tümünün farklı hesapları var ve bunların çoğu da birbiri ile çelişiyor.
Herkes bu stratejik toprak parçasında söz sahibi olmak isteyecek. Yardım gönderecek, akıl verecek, adam yollayacak, baskı kuracak…
Dar alanda, ÖSO Barzani ve PYD, geniş alanda ise, Türkiye, ABD ve Esad (Rusya, Çin, İran)…
Dar alanda PYD daha baskın görünüyor. Oranın en güçlü ekibi onlar.
Yerel hâkimiyet kısmen onlarda ama Barzani ve ÖSO’nün de gücü inkar edilemez. Onlar olmadan, ABD’ye rağmen bir şey yapamadı PYD!
Geniş çerçevenin en güçlü aktörü ise ABD olarak görünüyor! Savaşı bilerek uzatıp, PYD ve YPG’yi uluslar arası üne sahip bir özgürlük hareketi olarak lanse edip, geleceğe yönelik planlarının ilk adımını attı. Attığı adımın devamını da hesaplamış bekliyor…
Esad tam bir Şam Şeytanı, pozisyonunu koruyup izliyor, açık kapı gördüğü ve fırsatı yakaladığı anda, babasıyla beraber uzun yıllar ezdiği Kürtleri yeniden ezmek için harekete geçecektir.
Fransa, ben buranın ilk sahibiyim diyebilecektir. Yok demeyin, adamların istihbari çalışmalarına bakın!
Türkiye bu kadar bedel ödedikten sonra, kendisine rağmen bir organizasyona karşı çıkacaktır.
Anlayacağınız savaşta birlik olan Kürtler, savaştan sonra bu birliği devam ettirseler bile işleri çok zor!
Ama birlik olmazlarsa, hiç şansları yok!
Bu noktada oturup düşünmek lazım. Geçmişi, günümüzü ve yarını harmanlayıp bir karar vermek lazım. Güç dengeleri, komşuluk hakları, dini hassasiyetler, ödenen bedeller ve verilen tavizlerin tümünü ortak bir akılla değerlendirmek lazım.
Başkasına döktürmediğimiz kanı, kardeşimize döktürmememiz lazım!
Kurulacak düzen, herkesi kapsayacak şekilde adil, kimsenin boyunduruğuna girmeyecek kadar dik, kimseye diklenmeyecek kadar realist, geleceğini hesaplayacak kadar da öngörülü olmalıdır.Kimse önce ben, sadece ben, en iyi ben dememelidir. Bu nifakın ilk tohumu olur ve asıl kavga ve savaş o zaman başlar.
Ajanlar devreye girmeden, Kürtlerin akil adamları devreye girmeli…
İnsanların bugüne kanıp, yarını unutma gafletinde bulunmadıkları bir toplum dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın…