KORKU DOĞURGANDIR

Hesap vermeyecek kimse var mı ki birileri diğerlerini hesap kesmekle korkutuyor.

Genel seçimler tavşan gibi birçok sürpriz doğurduktan sonra, yerel seçime doğru yol almaya başladık. Yola düşer düşmez önce bedelli askerlik çalışması ile Ali Asker’i o meşhur türküsüyle tekrar andık. 

Yemen yolu çamurdandır/ karavanam bakırdandır/ zenginimiz bedel verir/ askerimiz fakirdendir.

Bu da yetmedi bu bedelli askerlik olayının kalıcı kılınması ve sisteme dönüştürülmesi hususu da iktidar sahiplerince konuşulmaya başlandı.

Tabi tüm bunlar olurken, televizyonlarda militarist asker dizileri çekilmeye ve yayınlanmaya, o dizilerde vatanperverlik rollerine soyunanlar, aynı rolü sosyal hesaplarından da sürdürmeye devam etse de askerlikten kaçıp bedelli sırasının en başını çekmekten de geri durmuyorlardı.

Yeri gelmişken söylemekte fayda var, askerliğin bütünüyle zorunlu olmaktan çıkarılması ve artık zengin ya da fakir askerlik eğitiminin dileyenin yapabileceği gönüllü bir hizmete dönüştürülmesinin gerektiğini düşünüyorum.

Bu hem askerin hem de o askerliğin saygınlığını artırır.

Ardından OHAL kaldırıldı. Kaldırıldı ama Olağanüstü hallerin çoğu olağanlaştırılarak yasalaştırıldı. Maksat eş dost alışverişte görsündü. O halde o hal, alın size bu hal der gibi OHAL yetkileri bu hal içerisinde kalıcı kılındı.

Bakanlıkların birçoğu özel sektörün sermaye sahiplerine teslim edilip denetleyen ve denetlenenin birleştiği bir garabet ortaya çıkarıldı.

Sağlık Bakanlığı özel bir hastanenin, Eğitim Bakanlığı özel bir okulun, Kültür ve Turizm Bakanlığı özel bir turizm şirketinin, Tarım Orman Bakanlığı bir diğer özel kurumun kurucusuna teslim edildi, Hazine de malumunuz..

Şimdi bu kabineye bakıp bakanlıkların sektörün içerisinden tecrübeli isimlere teslim edildiğini de söylemek mümkün.. Ama o yetki ve tecrübenin ne yönde kullanılabileceğini de düşünmek lazım. Mesela Sağlık Bakanlığı, Bakana rağmen bakanın kurucusu olduğu özel hastaneyi denetleyebilecek mi denetledi diyelim usulüne uygun rapor tutabilecek mi?

Velev ki bu özel sektör kurumları denetlendi ve usulüne uygun iş yapılmadığı ortaya çıktı bunun hesabını kim soracak.. Yok, sen, ben, biz yapamayız bunu bize yaptırmazlar.

Yapsak bile Allah bizi affetsin diye işin içinden sıyrılıp çıkarlar.

Ama vatandaşa gelince affetmezler ve hatta yasal legal bir partiyi ve temsilcilerini parlamentoya soktu diye 6 milyon vatandaşı “hesabını verecekler”ler diye korkutacaklar.

Yahu arkadaş bu parti legal olarak seçime girmiş bir parti değil mi? Önüme onların oy pusulasını kim koydu?

Olsun ben partiyi kapatmam oy pusulasını da önüne koyarım ama sen oy verdin diye sana hesap sorarım..

Yok garipsemiyorum, neden mi?

Alıştık zaten derneği, okulu, bankası vs. devlet kurumlarının izniyle açılmış onca kuruma kaydını yaptıranları yargılamadık mı? Bu da aynı.

Ama devlet izin verdi açtırdı dersen “Allah bizi affetsin”, bize gelince yok affetmeyecekler ve hesabını soracaklar.

Hesap vermekten kurtulabilecek var mı? Çok şükür yok…   

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ