KORONA CEHENNEMİNİN 1. YILI

Korona virüsün ülkemizde yaşamımızı alt üst edişinin 1. yılını geride bıraktık.
Bir yıldır bütün dünyaya musallat olmuş bir virüs belasından kurtulmaya çalışıyoruz.
Çin’de korona virusün çıkış noktasına zamanında gerekli müdahale edilemeyince hızla tüm dünyaya yayıldı.
Ülkemizde ilk korona virüs vakasının tam bir sene önce görüldüğü resmen açıklanmıştı.  
İlk vakadan sonra korona virüs, hayatımızı kısa sürede altüst etmeyi başardı.
Ölüm ve hastalık korkusu bütün dünyayı olduğu gibi ülkemizi de sardı.
Nitekim virüs yüzünden dünya genelinde 2 milyon’a yakın insan yaşamından oldu, 80 milyondan fazla kişi hastalandı.
Virüse yakalanıp hayatta kalanların bir kısmının sağlıkları ve psikolojileri bozuldu.  
COVID–19, öngörülmeyen düzeyde ekonomik, sosyal tahribata da neden oldu.
Sağlık sektörü çoğu ülkede çöktü.
Eğitim, kültürel ve sosyal yaşam durdu.
İnsanlar birbirilerine karşı daha mesafeli hale geldi.
Korona kültürü ile izole edilmiş bir yaşam başladı.
Bu yüzden de insanlar arasındaki mesafe gittikçe arttı.
Toplu etkinlikler, toplantılar, eğlenceler bir senedir hayatımızdan çıkmış durumda.
Sadece sağlık alanında değil, yaşamın bütün alanlarında büyük bir krize neden oldu.
Korona ile birlikte toplumsal yaşamda ciddi manada bir değişim yaşandı.
Bu değişim daha çok sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel alanda etkili oldu.
COVID–19 pandemisi, derin yaralar açtı toplumun genelinde.
Alınan önlemler de krizin büyümesini durduramadı.
İnsanlar arasında sosyal ilişki hiçbir zaman bu denli zayıflamamıştı.
Maskelerin arkasına gizlenmiş insanlar gittikçe birbirinden uzaklaşıp kopuyor.  
Diğer bir yandan günümüzde yaşamın önemli bir ayağı olan ekonominin işleyişi yerle bir oldu.  
Ekonomideki belirsizlik, pahalılığa nende oldu.
Üretim, tüketim ve pazarlama sistemi, yaşananlardan çok etkilendi.
İşsizler ordusu daha da büyüdü.
Birçok esnaf iflas etti.
Salgının kontrol altına alınması için alınan tedbirler etkisiz kaldı.
Alınan tedbirler insanların kendilerini, akrabalarından, arkadaşlarından ve toplumdan tecrit etmesini beraberinde getirdi.
Sosyal mesafe ile birlikte toplumda ruhsal bozukluğu olan birey sayısı da arttı.
Özelikle dinamik bireyler olan gençler ve çocuklar bu süreçte yalnızlıktan ciddi travmalar yaşadı.
Okulların kapatılması, sosyal mesafe ve eve hapsedilme, çocuk ve gençlerin sosyalleşme ve eğitimlerini ciddi biçimde etkilendi.
İnsanlar virüs kadar tanı ve tedavi sırasında hastane kapılarında yaşayacakları zorluklardan da çok korktu.
Çünkü bu süreçte insanları en çok kaygılandıran unsurlardan biri de hastaneye yatış, yoğun bakım servislerinde yer bulma ve ilaç temini sorunlarıydı.  
Sağlık alanındaki yetersizliği, koronanın pik yaptığı dönemlerde şehrimizde de net bir biçimde gördük. 
Toplum virüs korkusu ile panik ve endişe içerisinde bir yaşam sürdürürken, korona virüsün başlangıç noktası olan Çin başta olmak üzere batılı ülkeler, hastalığa karşı geliştirdikleri aşı pazarını ele geçirmenin derdine düştüler.
Ölümcül olan ve sınır tanımayan korona gibi insanlığın ortak belası bir hastalıkta bile ülkeler şirketler aşı pazarını ele geçirme derdindeler.

Oysa halen insanlar bu hastalık nedeniyle ölüyor.
Dünya genelinde bu hastalık yüzünden baş gösteren ekonomik krizden etkilenen insanlar, bu gidişle belki de açlıktan ölecekler.
Belli ki bu büyük belanın üzerinden bir yıl geçmesine rağmen halen dünyanın ekonomisini ele geçirme adına bu hastalığı başımıza bela edenler, akıllanmamışlardır.
Yaşamımızı cehenneme çeviren korona belası kuşkusuz ki insanların doyumsuzluğu, hırsı, doğanın dengesini bozma ve iktidar gücünü ele geçirme yüzünden ortaya çıktı.
Korona virüsün, hayatımızdan tümü ile ne zaman çıkacağı tam olarak belli değil,  belki de ömür boyu bu bela sürecek ve insanlığı adım adım yok edecek.
Böyle bir umutsuzluk ve belirsizlik içerisinde bile insanlar halen birbiri ile dayanışma içerisinde değiller ve doğaya iyi davranmıyorlar.
Korona ile bir yılı geride bıraktık.
Bu yanlış yaklaşımlar ve sorumsuz insanlar yüzünden umarım bir ömrü birlikte tüketmeyiz.   

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ