- 27-01-2017 20:04
- 13132
Sarı Basın Kartınız ister olsun ya da olmasın kişisel görüşüme göre fark etmez.
İster ulusal bir gazetede yazın ister yerel olsun onu da önemseyenlerden değilim.
Ancak okura saygılı olmak oldukça önemli olmalı.
Yazdığınız ve kitleye vermek istediğiniz mesajı "U" virajlarına kaçmadan, ana yoldan çıkmadan net, yalın verebilmeniz önemli olmalı kullandığınız dil saygın bir dil, argoya ve küfürlere, etik olmayan deyimleri kullanıp kullanmamanız fevkalade kayda değerdir.
Kalemini, köşesini, basın kartını bir silahşor ya da kalemşor bir edayla kullanmanız kişiliğinizi, kimliğinizi yazmış olduğunuz gazeteyi yeterince deşifre etmez mi?
Bilgi vermez mi?
Bu tarz, bu stil, böylesi yazan köşe yazarlarına köşe yazarı denir mi?
Yorumu, kararı, algıyı okura bırakıyorum.
Satılık, kiralık, köşe yazarları yok mu?
Bana kalırsa ve basını yakından izleyen bir birey olarak yok diyemiyorum.
Hangi dönem ve hangi iktidar olursa olsun onlar için fark etmeksizin eleştiri maske ve kisvesi altında yalandan, iftiradan tutun militanca ve ideolojisi bir tarzla yazan köşe yazarları var hem de fazlasıyla var.
Toplumu geren, kamplaştıran hatta kışkırtan yüzlercesine rastladım.
Sizler de biliyorsunuz, okumuşsunuzdur bu tür yazanları.
Basın özgür olmalı, halkın haber alma hakkını savunmalıyız.
Basın önemli bir güçtür.
Eleştiriler hakikate götürür.
Demokrasiye inanmalıyız.
Hür basın. İşte buna benzer sloganları çoğaltmak mümkün.
Ancak mahremiyete saygınlık.
Hukuk'a riayet özgürlük deyimini genele yaymak gerekmez mi?
Özgürlük sadece basına mı ait?
Basının tekelinde mi?
Basın ve basın mensuplarının özgürlük anlayışı ve sınırları var mı?
Varsa nerede başlar? Nerde biter? Yoksa sınırsız mı?
İsteyen ne pahasına olursa olsun kaynak ve belgelere, doğru bilgilere dayanmadan istediğini yazmalı mı?
Bu ve buna benzer soruları çoğaltmak daha da mümkün. Ama bendeniz meramımı anlatabildiğime inandığım için uzatmak istemiyorum.
Flaş haberler, skandal haberler, son dakika haberleriyle verilmek istenenlerin dışına çıkılarak, etik değerleri hiç'e sayarak reyting peşinde olan görsel medyayı da ve TV kanallarının bir kısmı da pek masum sayılmazlar.
Sözün kısası makbulse eğer yazdıklarımı vermek istediğim mesajı "Rtük" görevini kesiksiz ve yetkilerini siyasilerin etki ve baskısı altında yapmayıp gerektiği gibi icra etmiş olsaydı ben bu köşemi bu konuya ayırmış olmayacaktım.
Şunu çok kesin olarak ifade etmeliyim ki "RTÜK" başlı başına bir konu onu da yazmak, yasal çerçeve dahilinde eleştirmek gerekir.
Hatta akademisyenlerden oluşabilecek objektif eleştiri yapacak bir gurupla tv programları bile yapmak kaçınılmaz durumda.
Zira bendeniz RTÜK'ün görevini bağımsızca yaptığına inanmıyorum.
Bu milletin erdemlerini hiç'e sayan kale almayan ve pas geçen bir kurumu eleştirmek ve asli görevini davet etmek gerekir diye düşünüyorum.
Kalın sağlık ve sevgiyle siz saygın Batman Sonsöz okurlarımız.