KOVBOY TRUMP İLE DÜELLO...

Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan, sonunda kovboy Trump ile adeta düello yapacak duruma geldi.

Defalarca “dansöz ABD” tabirini yazılarımda kullanmıştım.

Ancak utanç da duymuyor değildim bu tabirden ötürü.

Ancak ülkemiz üzerindeki emelleri, yaptıkları ve yapmak istediği sinsi ve alçakça siyasete bakınca “az bile yazmışım” diyorum.

Anlaşılan çok daha ağır tabirler kullanmalıyım.

Trump, dolar hırsızı, ne zaman, nerede, ne konuşacağını bile bilmiyor, terörden yana belaları plan ve programa koymanın peşinde.

İşte an bu an

Gün bu gün

Düello günü.

Partili Cumhurbaşkanımız onu şöyle bir tartıp ölçecek, bakalım kaç para ve kaç gram geliyor diye.

Ama bu Trump, anladığım ve his ettiğim kadarıyla bizi pek takmıyor.

İsrail’in kulu kölesi olmuş durumda.

Bu adam Türkleri yani bizleri ya gerçekten tanımıyor yahut tanımak istemiyor.

Tanısın veya tanımak istemesin.

Eninde sonunda tanıyacak.

En büyük dileğim hepimizi temsil eden Sayın Erdoğan’a saygısızlık etmeyip adam akıllı ve saygın bir çerçevede ağırlamasıdır.

Zira bu dansözler çıkar ve menfaatleri uğruna her tarafa, her şekilde, meslekleri doğrultusunda iyi kıvırırlar. (Okurdan özür dileyerek yazıyorum bu cümleyi)

ABD ile yarım asır aşkın hukukumuz var.

İlişkilerimiz var ticari, siyasi ve diplomasi. En azından NATO ve daha birçok konuda.

Ancak tüccar kafalı bu başkan (Trump), ülke menfaatleri uğruna tek kalemde her şeyi silebiliyor.

Kendi çıkarları söz konusu olduğunda anında U virajı alabiliyor.

Önemli görüşme yapılacak aramızda.

Konu Suriye ve teröristlerle yapmış olduğu iş birliği, silah yardımı ve bize rağmen onları tercih etmesi.

Anlaşılır gibi değil.

Demem o ki, ABD hiç bir zaman bize dost olmadı.

Belki de dostluğun sözlük anlamını bile bilmiyorlar.

“Her şey bir avuç kanlı Dolar için” sözü ve tezi, onlarda tümör olmuş.

Biz de incirlik kozumuzu kullanır mıyız?

Kullanmalı mıyız?

Onu da siyasilerimiz ölçer biçer.

Milli menfaatlerimiz doğrultusunda hareket edip karar vereceklerini tahmin ediyorum.

En azından milim hata yapılmaması gereken, oldukça önemli konular var her bakımdan.

Dış güçler ve hain plan projeleri söz konusu olduğunda bizler de içerde yekvücut olmalıyız.

Milli çıkarlarımız bunu gerektiriyor.

Hiç olmazsa bu konuda hemfikir olsak, olabilsek fazlasıyla lehimize olur.

Trump, eğer bizi düelloya davet edercesine, dik kafalılığı ile, burnunun dikine hareket etmeye kalkışır, dediğim dedik hareket etmeye kalkarsa işimiz var demektir.

Dileğim, böylesi bir tarza başvurmamasıdır.

Ancak düellolarda bir taraf kazanırken öbür taraf kaybeder.

Nadiren olsa da bazen her iki taraf da kaybeder.

Oysa kaybedenin Bay Trump,

Kazanan tarafın ise Partili Cumhurbaşkanımızın olması (elbette ki milli çıkarlarımız penceresinden bakıldığında biz) olmasını isteriz.

Sayın Erdoğan’ın meşhur deyişiyle “Allah yar ve yardımcımız olsun” demekten başka çıkar yol kalmıyor.

FETÖ terörist başını bize iade etmemekle aslında bizlere bakış açıları ve tercihleri konusunda fazlasıyla açık verdiler.

Ama biz bu açığı lehimize çevirebilme, onların yanılgılarını kendilerine iyi bir diplomasiyle anlatabilme ve onları ikna etmeyi başarabilirsek çok kazançlı çıkarız diye düşünüyorum.

Peki, bu kalitede danışman siyasiler var mı Sayın Erdoğan’ın yanında, etrafında, emrinde?

Onu görüşme sonrası hep birlikte görüp anlayacağız.

Partili Cumhurbaşkanımızın, içi dolu dolu bir ajandayla gittiğine eminim.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ