- 27-01-2019 17:37
- 164
Xemé Xatun'un ardından
Batman'dan güneye bir yol uzanır.
Bir yanda rafinerinin dev beyaz tankları, bir yanda İpragaz Mahallesi...
Solunuzda Beşiri-Siirt,
Düz gittiniz mi Hasankeyf, Midyat…
Meymuniye Boğazının sol yanı Raman Dağı..
Yıllar önceydi, Raman Dağı eteğinde bir Ezidi Köyü’ne gitmiştim. Misafirdim.
Bin yıllık köyün tek mukimi Ape Hamê ve elleri öpülesi Xemê Xanım'dı.
Öyle oturmuşlar, evin önünde tozlu yolun ardına dikmişlerdi gözlerini.
Kimsesiz, sessiz, dev bir hüzündü yaşam.
Bin yaşında desem genç kalır belki köy.
İşte öyle bir yerde insana ta en derininden saplanan kör bir hançer gibidir yalnızlık.
Asırların anısı ve hüznü asılıdır her evde, her karışta, her ağaçta, her mezarda...
Esen her rüzgârdan, geçen her yolcudan hüzünlü bir umut doğuyor gözlerine Ape Hamê ve eşinin.
Bir zamanlar her evi dolduran insan nefesleri şimdilerde Avrupa Sokaklarını nemlendiriyor. Yazları turistik bir ziyaretle neşeleniyor bir kaç gün hayat...
Sonrası yine yalnızlık.
İlk o yaz gitmiştim işte.
Sonrası garip bir özlem, hasret, sevgi hikâyesi işte.
Yolum düşsün ya da düşmesin her seferinde bahane olsun diye çok kez ziyaret ettim Ape Hamê ile Xemê Xanım'ı.
Bana dengbejlerin sesinin doldurduğu geceleri, köyün çocuk cıvıltılarıyla şenlendiği yaz günlerini, bildiğim bilmediğim yıldızlarını, otları, Raman'ın büyük dünyasını anlattılar, ben dinledim, ben yaşadım.
Bir gün Xemê Xanım hastalandı.
Elden ayaktan kesildi.
Bin yıldır kendisini sırtında taşıyan yoldaşına can oldu Ape Hamê.
Sabah kahvaltısını hazırladı Xemê’sinin, öğlen yemeğini, çamaşırları bulaşıkları yıkadı.
Evi temizledi de 'gık' demedi, yüzünün bir santimi bile Xemê'nin kalbini kıracak bir harekete girmedi.
Bilmiyordum ki...
Ben yine düşürdüm yolumu köye.
Onları görür iki nefes de ben yaşarım, iki nefes de ben olurum o büyülü dünyanın yoldaşı dedim.
Gittim de gördüm...
Kalabalıktı ama daha yalnızdı Ape Hamê'in evi.
Xemê ölmüştü...
O zaman anladım işte her kalabalığın bir yalnızlığı dolduramayacağını.
Gözleri dolu dolu anlattı bana Ape Hamê ne kimse duydu ne kimse gördü.
Sadece o anlattı, evren bir anlığına dondu kaldı.
Evin içinde derin bir kalabalık uğultusu.
Artık o tek başına gözleyecek güneşin doğuşunu.
Avucunu her şafak vakti güneşe tek başına açacak.
çinden ve dilinden en güzel dualarını Xemê Xatun için okuyacak.
Ve Ezda'nın onu bir an önce Xemê'sine kavuşturması için...