KRİZLER VE MAĞDURLAR

Devlet yönetiminde ideal olan o ki sulh ve barışın hüküm sürmesidir.

Gerek harici gerekse dahili hiç bir zaman kriz ve benzer durumlara düşmemektir.

Bunu başaran Devletler yok mu?

Elbette ki vardır.

Hatta kriz çıkaran Devletlerin sayıları parmak sayısı kadardır.

Teknoloji sayesinde küçülen Dünyamız adeta herkesin her olayı yakından izlemesi ve nelerin olup bittiğinin farkında olması da krizlerin ve buna sebep olan siyasi liderlerin dünya kamuoyunca izlenmeleri bilindiği halde akla mantığa sığacak bir durum değildir.

Barış ve sulh içinde bekanın devamı, uygarca yönetmek varken neden krizler, niçin savaşlar ? İster istemez akla “krizlerden nemalanalar mı var ?” diye geliyor.

Çıkarılan krizler ve savaşlar milyonlarca insanın olumsuz etkilenmelerine sebep oluyorsa -ki maalesef oluyor- telafisi çok ağır bedellerle ve kolay olmayacak şekilde olabiliyorsa, krizlere ve savaşlara engel olmak hatta bu felaketlerin olmaması için uğraşmak çok daha iyi değil mi?

Hollanda ile aramızda yaşanan kriz hiç de hoş değildir.

Bir çok problem, diplomasi ile çözülebilir. 

Krizlerden sonra olan ve olabilecek artı ve eksiler muhasebe edilirse eksilerin ve gerilimlerin çok daha fazla olduğu ortadadır.

Üstüne üstelik Hollanda’da yüz binlerce vatandaşımız yaşıyor, çalışıyor.

Bu durum göz önünde bulundurulursa ve bunların bir kısmının da çifte vatandaşlığa sahip oldukları hesap edilirse durum daha da vahimleşiyor.

Peki mevcut ve halen devam eden krizde Hollanda çok mu masum ?

Hiç de masum değildir.

TV kanallarında görülen görüntüler ve yaptıkları siyasi açıklamalar krizi daha da tırmandıracak nitelikte.

Bu durum uygar batı medeniyetine de hiç yakışmadığı gibi, bu batı uygarlığı fikrini tartışır hale getiriyor.

Ortada siyasi ekonomi kültürel işbirliğini de katarsak kriz çıkaran ve krizlere sebep olan siyasilerin kendi ülkelerine ve iş adamlarına verdikleri maddi zararların negatif bilançolarını da görmeleri, hesaba katmaları gerekmez mi ?

Bir şekilde kriz sonrası bir araya gelinir ve orta bir yol bulunur karşılıklı artistvari özür dilemeler, barış ve tekrar anlaşmalar mutlaka olur.

Geçmişte de bu tür davranış ve sonuçlara rastlanmıştır.

Telafi edilemeyen maddi manevi kayıplardır.

Düşündürücü olan ve dikkate alınması gereken önemli bir husus da Hem Hollanda’da çok yakın bir gelecekte seçim olması ve aynı zamanda bizde de 16 Nisan’da yapılacak referandum seçimi.

Siyasilerin bu seçimlerde ajandalarında şimdilik bizlerin net olarak bilmediği bir ali cengiz oyunu mu var ?” diye düşünmeden de edemiyorum.

Bu tezimi zaman gösterecek.

Gerçi medya bu konularda çok şey yazıp çizecek ama net olarak gerçek nedenlerini ortaya koyamayacaktır.

Her şeye rağmen krizlerin ve savaşların, ortamı germenin, uzun vadede faydadan çok zarar getireceğine inanarak, asla bu tarz diplomasi ve siyasi eylemlerin olmaması gerektiğinin taraftarıyım.

Zaten tarihe objektif olarak göz atarsak bir çok siyasi liderlerin taht ve koltuklarını yapay kriz ve savaşlarla bir müddet sürdürebilmelerine rağmen kalıcı olamamış ve hüsrana uğramışlardır.

Sadece zaman kazanmışlar.

Ama sonuçları hep aynı olmuş.

Tarih ve antika olmuşlar.

En yakın örnekleri Saddam v.s diğer siyasi lider gibi, diye düşünüyorum.

Kalın sağlık ve sevgiyle siz saygın Batmanlılar ve değerli Sonsöz okurlarımız…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ