- 11-06-2017 21:45
- 118
Ramazan Ayının ikinci yarısı her zaman birinci yarısından daha güzeldir. Çünkü mübarek on bir aylara girmek için geri sayıma başlamış oluyoruz.
Her zaman ki şiddetiyle başlayan Batman’ın kavurucu sıcaklarında günün 17 saatine yakın kısmında aç ve susuz kalmak kolay değil.
Hele ki yaşlısına hastasına çocuğuna ve de yoksuluna hiç mi hiç kolay değil.
Buna rağmen dedelerimiz ve hastalarımızın kendi sağlıklarını tehlikeye atmak pahasına oruç tutmaları neyin inadı neyin ısrarıdır.
Ha deseniz ki, tutmadığınızda yiyip içebiliyor musunuz?
Yok maalesef bakın kendimden örnek vereyim seferi olduğum bir gün tutmadığım oruca rağmen maalesef ki bütün gün susuz ve aç kalmak zorunda kaldım.
Utandığım için girip bir şişe su alıp içemedim, çekindiğimden ötürü biri densizce bir laf eder diye açık bir lokantaya girip de bir şey yiyemedim.
Allah’ın bana bize verdiği ruhsatı maalesef insanlar elimizden almaya ve yüzümüze çarpmaya çalışıyor bunun başka izahı var mı?
“Ne hadlerine” diyebiliyor mu kimse, söze gelince cümle formunda diyebiliyoruz ama gizli saklı utana sıkıla aç susuz kalmayı da ihmal etmiyoruz.
Ve bunun adı Ramazan kültürü oluyor.
Neymiş? O bütün lokanta vs ler kapalı. Kimse sokakta yiyip içemiyor.
Neymiş? Saygıymış, neymiş saygı duymalıymış.
Yahu niye kimse “Allah için oruç tutmayan, aç susuz kalmayan adamın neden sana saygı için aç susuz kalmasını bekliyor ve istiyorsun” diye sormuyor.
O ayıplayanlara, bana saygı duysun, diyenlere sormak lazım, haşa sen daha mı büyüksün.
Sana saygı Allah’a kulluktan daha mı önemli.
İnsanları köşe bucak gizli saklı yemek zorunda bırakan bu halin saygıyla uzaktan yakından alakası yok. Bu, bütünüyle Allah için tuttuğumuz orucun bize düşen açlık ve susuzluğunu etrafımızdaki herkese dayatmaktır.
KAYBEDİYORUZ
İki gün önce Batman’ın Kozluk İlçesinde yaşanan terör saldırısında genç bir öğretmenin hayatını kaybetmesi hepimizin gündemine bütün acı ağırlığıyla çöktü.
Görevde henüz bir yılını bile doldurmayan genç bir kadın, genç bir öğretmen, kendisine dönük olmayan bir saldırı da kör kurşunların hedefi olup hayatından koparıldı.
Bu saldırı ve aynı gün gerçekleştirilen diğerleri; Van’ın Gevaş İlçesi emniyet Müdürlüğüne roketatarı saldırı, Şırnak merkeze bağlı Milli Jandarma Komando Tabur Komutanlığına saldırı, neyin işaretidir?
Bundan beş gün önce basına yansıyan ve TAK adlı örgütün Türkiye’yi tehdit ettiği bir duyurusu oldu.
Basına yansıdığı şekliyle “Türkiye’ye karşı savaş kararı alındığı ve bunun için bir fedai ordusu kurulduğu belirtildi. Türkiye’yi turizm ve yatırımlar için güvenli gören ülkelere de seslenen örgüt, tüm şehirlerin hedef olduğunu duyurdu.”
Umuyorum ve diliyorum ki yukarıda bahsi geçen ve aynı gün gerçekleştirilen üç saldırı, bu duyuru ve kararın sonucu değildir.
Yine kaybettik, Aybüke Öğretmeni kaybettik. Ve onun şahsında saymakla bitmeyen daha nice kayıplarla bu savaşın biteceğine dair umudumuzun bir parçasını daha kaybettik.