- 09-08-2018 19:00
- 16794
Bayram; sevinçlerin paylaşılarak çoğaltıldığı, büyüklere saygı ile duaların alındığı, küçüklere sevgi ile gönüllerin kazanıldığı, akraba, komşu, yetim, fakir, miskin, kimsesizleri ihmal edilmeyerek muhabbet ve Allah’ın rızasının kazanıldığı mümtaz günlerden dir.
Dargınları barıştırmak, düşmanlık, kin ve nefretin yerine, sevgi ve muhabbettin daha fazla olması için çaba harcandığı günler bayram günleridir.
İslam dinine göre iki bayram vardır. Biri geçmiş olan Ramazan Bayramı diğeri de önümüzdeki günlerde kutlayacağımız Kurban veya udhiye bayramıdır.
Bir başka yazımda geniş biçimde izah edeceğim nedenlerden dolayı mümkün mertebe kurban kesim işini vekalet yolu ile yapmamanız, hiçbir kurum ve kuruluşa bağışlamamanızdır.
Kurban Bayramının bir başka özelliği ise, Müslüman, akıl, baliğ ve gücü yetenlerin, Hanefi mezhebine göre vacip, Şafii mezhebine göre sünnet (Şafii mezhebinde vacip bir yerin dışında olmadığında sünnet denilir) olan kurban (Udhiye) kesmektir.
Hz. İbrahim(as) ın sünneti olan kurban kesme, Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve selemin ümmetine bayram günlerine mahsus özel bir ibadettir.
Hz. Aişe(ra) annemizden rivayetle Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem şöyele buyurmuş:
“insanoğlu Kurban bayramında Allah’a kan akıtmaktan daha sevimli hiçbir amel yapamaz. Kurbanlık hayvan kıyamet gününde boynuzları, tüyleri ve tırnakları ile (Allah’ın huzuruna) gelir. Kurban kesilirken kan yere düşmeden Allah katında yüksek bir mevkie çıkar. Öyle ise kurbanı gönül hoşluğuyla kesiniz.” (İbn Mace, Tirmizi ve Hekim)
Hz. Ali(ra)’in oğlu Hz. Hüseyin(ra)dan peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Kim gönül hoşnutluğu ile mükâfatını Allah’tan umarak, kurban keserse bu kendisini cehennem ateşinden korur.” (taberani)
Ebu hureyre(ra): Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem:
“Kimin kurban kesmeye gücü yeter de kesmezse namazgâhımıza gelmesin”(hekim)
Kurban bayramı ve ona özgü kurban kesme dini bir ibadet olmasına rağmen, bazıları için; tatil, ticaret ve çıkar kapısı olmuştur.
İnancı olmayanlara diyecek bir şey yok, o tür insanların etrafına bakmalarını, ağaçları, otları, hayvanları, doğayı, atmosferi, gezegenleri… Gözetlemelerini, akıllarını kullanmalarını, tesadüfün geçerli olmadığını, bir nizam ve düzen içinde var olduklarını, doğanın kanunu olduğunu ver olan kanunun kanun koyucusunun olduğunu bunun da Allah olduğuna inanmalarını tavsiye ederim.
Yoksa inançsız insanın tövbe etmeden ölür ise gideceği yerin cehennem olacağı gerçeğidir.
İnancı olanlara ise derim ki gereği gibi yaşamaları doğru olanıdır.
Bayramlar; bir tatil, ihmal edilen akrabaların gönlünü alma, komşu, fakir, yetim, miskin, ihtiyacı olanlara yardım etme ve ziyaret etme günleridir.
Günümüzde maalesef bayramlar özünden çıkmış, tatile çıkma, kafa dinlendirme, akraba ve komşulardan kaçış oluvermiştir.
Gidilen tatillerdeki israf, eğlence ve günahlar ise işin bir başka sıkıntısıdır.
İbn Abbas (ra) Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem bayram günü şöyle buyurmuş:
“İnsanoğlu bu günde akrabasıyla ilgilenmesi hariç, kan akıtmaktan daha faziletli hiçbir amel işleyemez.” Taberanı)
Kurban kesmenin fazileti düşünüldüğünde, ondan daha önemli ve sevabı daha fazla olanı ise akraba ziyaretidir.
Günümüz şehirleşme, mega semtler, siteler, apartman hayati insanları, yığınla insanlar arasında yalnızlaştırmış, akraba ve komşu ilişkilerini bitirme noktasına getirmiştir.
Siyaset, cemaat, dernek, tarikat, lokal, kahvehane… ve diğerleri akrabalık bağlarının bitmesinde etkili olmuştur. Bazı akrabaların olumsuz davranışları, kıskanma, eğitim ve maddi farklılık da işin tuzu biberi olmuştur.
Kurban Bayramı bir tatil ise bu tatili yakın akrabalarla geçirmeyi, yıl boyu zorunlu oluşan akraba ihmallerinin giderilmesi için bir fırsat bilinmelidir. (Devam edecek)