- 29-11-2015 20:23
- 8
Kendisini sosyalist olarak tanımlayan ve Batman’da büyümüş bir avukat olarak dönem dönem farklı görev ve unvanlarıyla tanıdığımız bir avukat Mehdi Öztüzün.
Yakın zamanda facebook üzerinden adına Barış İnisiyatifi dedikleri bir grup kurdular.
Farklı ses ve renklerden oluşturulduğu söylenen grubun açıklama metninde “Arkadaşlar hiçbir siyasi parti, hiçbir örgüt, hiçbir etnik köken üzerinde tartışma yapmadan. barış için ne yapabiliriz, nasıl başarılı olabiliriz. Ölümleri nasıl durdurabiliriz. Ona yoğunlaşıp hep beraber çözüm üretelim” sözlerine yer veriliyor.
Barış İnisiyatifi grubu kapalı bir grup olmasına rağmen kısa bir zamanda 7.070 kişi dahil olmuş ya da dahil edilmiş.
Kapalı derken yanlış anlaşılmasın gruba katılım sağladığınızda grubun yöneticilerinden biri katılımınızı onayladıktan sonra gruba girebiliyorsunuz.
Grubun katılımının kapalı tutulması belki de işi sulandırıp amacından saptıracak kişi ve eylemlerinin önüne geçmek içindir. Ama buna rağmen gurubun katılımının açık tutulması ama paylaşımların sayısı artırılmış yöneticilerin yetkisinde olması daha isabetli olurdu diye düşünüyorum.
Şuan biri Mehdi Öztüzün olmak üzere grubun 3 yöneticisi var.
Gerçek alemden sanal aleme kayan barış arayışlarının daha önce farklı örnekleri de oldu muhakkak belki de bu örneğin en önemli yanı farklı ses ve renkleri de içerdiği iddiası. Gerçekten öylemi bilemeyiz ama şu an böyle olduğu söyleniyor.
Bize de aksine dair bir eylem olmadıkça böyle olduğunu kabul etmektir. Yoksa Grun kurucu ve yöneticilerinin siyasal kimlik ve görüşlerinden hareketle grubu tek bir siyasi renge sıkıştırmak ya da öyle tanımlamak ahlaki olmayacaktır.
Öztüzün İHD başkanlığından 2011 yılında BDP İl Başkanlığına ve Abdullah Öcalan’ın avukatlığına kadar çeşitli görevlerde yer aldı. Farklı kesimlerle olan açık diyalogu zaman zaman Ergenekoncu olarak yaftalanmasına yol açtıysa da o tarz ve üslubundan vazgeçmedi ve KCK davasından tutuklanarak 2 yıl tutuklu kaldı.
Kürt siyasal hareketinin genç figürlerinden biri Öztüzün’le Cumartesi Buluşmalarımız kapsamında bir araya geldiğimizde biraz geçmişi biraz da çabalarıyla ilgili konuştuk.
Başını çektiği ve bir sanal âlem birlikteliği olan Barış İnisiyatifinin muradını sorduk. Özyönetim ve hendekleri sorduk, barış sürecinin erde nasıl bozulduğundan son iki seçimde neden milletvekili adayı olmadığına kadar farklı mevzularda düşüncelerini dinledik.
Öztüzün, halkın yüzde 95’inin savaştan zarar gördüğünü ve bu yüzde 95’in mağduriyetini yüzde 5’in aleyhine barışı sağlamamız gerektiğini söylüyordu ve barış inisiyatifinin bu temelde çalıştığını çalışacağını söyledi.
Öztüzün’ün öz yönetim ilanları ve hendeklerle ilgili açıklamalarına şaşırdım doğrusu. Ya söylediklerini iyi ifade etmedi, edemedi ya da dilini bağlayan çekincelerine takıldı.
Aynen ifade ettiği şekliyle özyönetim ardından kazılan hendeklerle ilgili “Birileri korkuyor birileri diyor ki ben güvenmiyorum, birileri kendimi koruyayım diyebilir” şeklinde konuştu. Doğru anladıysam Mehdi Bey son kaç aydır süregiden hendek savaşlarını halkın devlete güvensizliği ve koruma güdüsü olarak tanımlıyor.
Oysaki kendisine de ifade ettim, 7 Haziran seçimlerinden bu yana ve çözüm sürecinin askıya ya da buzdolabına alınmasından bu yana bölgemizde başlayan çatışmalardan Batman’ın ve Batmanlıların sağduyuyla kendini koruyabilmesinin arkasındaki isim Mehdi Bey.
Buna rağmen Mehdi beyin özyönetim bir yana anlaşılır tarafları vardır ama sokakların hendeklerle bölünerek arkasında cepheler oluşturulmasını, hendeklere ve sokaklara bombalar tuzaklanmasını güvensizlik ve korunma güdüsüyle açıklamaya çalışmasına anlam veremedim ki daha görüşmemiz devam ederken, Diyarbakır Baro Başkanının öldürüldüğü haberini aldık. Dağlardan sokaklarımıza çekilmiş savaşın son kurbanı oldu Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi. Kör kurşun muydu suikast mıydı ya da neydi nasıl oldu henüz konuşmak için çok erken olsa da bildiğim bir gerçek var şehirlere sokaklarımıza kadar inmiş bu savaşın ne özyönetim ne de korunma güdüsüyle alakası yok.
Ayrıca özden çıkmayan bir kararla kimse özünden yönetimi de çıkaramaz. Ve artık bu savaş hepimizin canını o kadar yaktı ki ne insanın ne kurşunun körü kaldı. Nerdeyse her katilin cebinde maktulün adresi her kurşunun üstünde maktulün ismi yazıyor. Ve taraflar iktidarlılarını güçlendirecek her çatışmayı ve savaşı körüklemeye devam ediyor