- 14-09-2015 21:36
- 28
Hayat en doğal akışıyla akıp geçiyor. Düğün dernekler kuruluyor. Tatillere gidiliyor, gezi programları yapılıyor, arkadaş eğlenceleri aynı hızda devam ediyor.
Hayatımız nerede kaldıysa eksiksiz devam ediyoruz.
İş güç insanların rutini neyse gündelik yaşamları devam ediyor.
Ne yazık ki hayatımızın rutini ülkenin gerçeğini yansıtmıyor.
Ülke de tehlikeli boyutlara varacak kargaşa ortamları yaşanıyor.
Batıda yaşayanlar can güvenliğimiz yok diye doğuya ve güneydoğuya gelmek istemiyor. Yada buralardan gitmek için uğraşıyorlar.
Batıda yaşayan Kürtlerde aynı sıkıntıyı yaşıyor. Onlarda aşağılanıyor bazı gruplarca saldırıya uğruyorlar. İş yerleri yakılıyor taşlanıyor. Bunlar medyaya yansıyan olaylar. Birde yansımayan ama bizlerin çevremizden bildiği basit gibi görünen ama büyürse sonu büyük sonuçlara sebep olacak olaylarda yaşanıyor. Örneğin Kürt olmalarından dolayı potansiyel düşman olarak görüp dışlamalar hor görmeler başlamış.
Tabi bunu herkese mal etmek doğru değil. Bunlar, insanları ayrıştırmak isteyenler tarafından yapılan olaylar.
Ülkede daha vahim şeylerde var . Cizre yaşanan olaylar bunlardan en önemlisi. Cizre’den gelen bilgiler, içlerinde çocukların ve yaşlılarında olduğu onlarca sivilin keskin nişancılar tarafından öldürüldüğü yönde.
Eğer Cizre’den gelen bu idealar doğruysa çoluk çocuk kadın, erkek, yaşlı demeden sivillere yönelik yapılan bu vahşet gerçekse devlet bunun hesabını vermeli.
Biz Kürtler hiçbir dönem devletten şefkat görmedik. Aslında hiçbir zamanda şefkat beklemedik.
Tarih sayfasını açarsak bu tür zalimliklere hep yaşandı. Bize çok tanıdık ölümler, zulümler.
Zülfü Livaneli’ nin bir kitabını okurken dikkatimi çeken bir cümle vardı.” Her iktidar öldürür! Kimi daha az kimi daha çok “ ve belki de bu cümle her şeyin özeti olacaktır.
Devletler ,iktidarlar öyle akça pakça olmayabiliyor.
Ben önceki iktidarları yada şimdiki iktidarı eleştirip her şeyin çözümüne varacağımızı sanmıyorum.
Ben farklı bir yol seçiyorum önce kendimizi eleştirip doğru yolda mıyız? Yada neredeyiz önce onu anlamalıyız.
Kürtler ölüyor ne için ölüyor? Ben anlamak istiyorum. Ne istiyoruz?
Çünkü kafamda cevaplayamadığım sorular var.
HDP halkların partisiyiz dedi. Tüm Türkiye’yi kucaklama yolunu seçti. Artık bize doğu güneydoğu yetmiyor biz tüm halklara tercüman olacağız .
Türkiye partisi olacağız dedi. Bu da halk tarafından kabul gördü.
Daha sonra öz yönetim diye bir şey çıktı bazı belediyeler kendince öz yönetim ilan eti.
İçini bilmediğimiz yeni kavramlarla insanların kafasını karıştırmaktan başka bir şey değil.
Böyle bir yönetim mi var? Hangi ülkede uygulanıyor. Yada bizde uygulanırsa nasıl sonuçlar doğuracak. Yada uygulanması mümkün bir yönetim şekli mi?
Öz yönetim nedir? Özerklik mi? Federalizm mi? Bağımsızlık mı ? Bunun adını koysunlar.
Kürtler neyin mücadelesini veriyor ne için ölüyor. Mecliste Türkiye partisi olduğunu savunup belediyelerde ise devletin hiçbir kurum ve görevlisini tanımadıklarını açıklayarak nereye varmaya çalışılıyor.
Sanırım önce kendimizi eleştirmemiz gerekiyor. Eğer bir yere varmak istiyorsa insanlar önce kendinden başlamalı.
Bunca ölümler yaşanıyorken önce biz ne istiyoruz diye sormak lazım.
Cevap verilemeyen çok sorular var. Belki cevaplar bulununca her şey yerli yerine oturur.