- 17-01-2022 00:10
- 16-01-2022 13:27
- 134
“Bakış açılarına ve algılara takılıp kalanlar dünyayı insanları inciterek gezerler.” Der Gautama Buddha
O açılar ve algılar öyle çok ki takılıp kalmamak hatta düşmemek mümkün değil. Mayın tarlasında gibiyizdir.
Her biri sizi tutup çekiştirirken, duracağınız yeri belirlemek ve o yeri bulmak ciddi bir enerji ve çaba gerektirir.
Her bir yanınız bir açının, algının ya da ideolojinin elinde can çekişirken geliştiğinizi sanırsınız da aslında kendinizle en sert biçimde çeliştiğinizi fark etmezsiniz. Fark etmez ve kendinizle boğuşmaya kendinizi kendinizde boğmaya başlarsınız.
İnsan diyorum gelinen nokta da donanımı gelişmiş ama yazılımı çöken ve uyumsuzluklarla mavi ekranda donup kalan bir bilgisayara benzer oldu.
En azından ben ve de etrafımda gördüğüm insanların birçoğunun öyle olduğunu düşünüyorum. Her bir algı yönetimince hepimize yüklenen yazılımların bünyelerimizde yarattığı uyumsuzlukları anlamak için uzman görüşüne ihtiyaç duyan varsa. O uzmanların da yeni bir uyumsuzluk yaratacak bir yazılım yüklemesinden öteye geçmeyeceğini bilsin isterim.
Rafine edilmiş besinler, köpük misali kaybolup her an değişen ve dönüşen sosyal ve kültürel çabalar, daha sağlıklı, uzun ve zinde hayatlarımız ve donanımlarımıza yüklenen yazılımlarımızın güvenlik duvarı ne kadar yüksek ve dayanıklı olursa olsun, her bir yazılımın diğeriyle uyumsuzluğu sistemi kasıyor farkında mısınız?
Antivirüs programlarından medet uman var mı hala bilmiyorum ama virüsü bünyelerimize zerk edenler antivirüs programlarını üretip bize satmaya çalışanların ta kendi.
Sistemi kasan uyumsuzluklarımız aynısının tıpkısı farklılıklarımız, farkında mısınız?
Ben değilim. Olmak da istemiyorum. Olduğumda kayışı koparmaktan korkuyorum çünkü.
Herkesin ve her şeyin bu denli aynılaşırken, birbiriyle bu kadar çatışıp savaşabilmesini hangi tez nasıl açıklayabilir.
Aynı gözlükten bakıp farklı gördüğümüzü mü desem? Ya da farklı gözlüklerle aynı şeyi gördüğümüzü mü.
Ne diyor yine bu diyorsunuzdur, bilsem ne dediğimi, anlamanızı beklerim de ben de bilmiyorum. Anlamsızlığımda debelenip dururken ne yapıyor bu diye izleyen sizsiniz. Dönüp anlamaya çalışan sizsiniz ama ben anlatmaya çalışmıyorum her zaman ki gibi.
Anlamaya çalışıyorum sizin gibi.
Dolaşma, bahçeni ek diyor Voltaire. Henüz bulmadığım bahçemi ekmeye çalışıyorum belki de.
Hala niye okursunuz ki bu abukluğu. Demir atıp iki nefes dilendiğiniz subukluğunuz neyinize yetmiyor.
Varın gidin bir çomak bir de tekerini bulun feleğin…