- 02-11-2018 20:02
- 52
Tarihi geçmişimizi, kültürümüzü, benliğimizi oluşturur o güzelim tarihi eserler, antik kentler...
Batman'ın İlçesi Hasankeyf de işte böyle bir yer.
12 bin yıllık tarihiyle “yıkılmadım, ayaktayım” der.
Mağaralarıyla, köprü ayaklarıyla, gizli su geçitleriyle kucak açıp, sizi selamlar...
Apayrı bir havası vardır.
Kendine özgü buram buram tarih kokar.
Ama keşke baraj sularının altında kalmasa...
Eminim benim gibi çok insan da böyle düşünüyor.
Hasankeyf’i birçok kez ziyaret etmeye fırsatım oldu.
Kaç kez gittim, ben de bilmiyorum.
Her seferinde Hasankeyf’in geçmişini anlatmak için birbirleriyle mücadele eden rehber çocuklar vardı.
Her gittiğimde başka başka çocuklardan usanmadan dinledim.
Tarihini, efsanesini, en önemlisi niçin adının Hasankeyf olduğunu...
Baraj söylentileri olduktan sonra ziyaret ettiğimde bir farklıydı, rehber çocuğun bize anlattıkları.
Tarihinden başladı ama şu baraj konusu açıldığında bir durakladı.
“Gördüğünüz her yer sular altında kalacak, mağaraların bir bölümü, evlerimiz, köprü ayakları” dedi.
Aslında kimse tam bir şey bilmiyordu.
Nereler tam yok olacak, neler kurtulacak, baraj suları bırakıldıktan sonra belli olacaktı.
Bu güzelim 12 bin yıllık tarih sular altına gömülecekti.
Oysaki daha arkeologlar tarafından kazı çalışmaları yapılmamış birçok yer vardı.
Daha açığa çıkmayan...
Peki neden?
O bizim tarihimizdi.
Kendimi ve yaşıtlarımı şanslı hissettim.
Hasankeyf’i görme imkânımız oldu ama bizden sonraki kuşaklar tarihi eser yuvası, antik kent olan Hasankeyf’i sular altında kalmış bir antik kent olarak bilip, kalacaklardı.
Şimdi ise daha baraj çalışmaları bitmeden Batman’ı tarihi açıdan değerli kılan Hasankeyf’i sıkça ziyaret edin.
Oradaki tarihi dokuyu içinize çekin.
Belki bir daha böyle şansınız olmayacak.
Keşke öyle bir tarihi baraj suları altına gömülmese daha iyi olmaz mıydı?
Ama elden ne gelir.
İçinizde umutların yeşerdiği, ilkbahar çiçeklerinin açtığı masmavi günlerde buluşmak dileğiyle...