- 24-03-2016 19:11
- 14502
Bir türlü istikrarlı bir siyaset sergileyemeyen MHP’nin nereye doğru bir rota çizdiği ve ne yapmak istediği anlaşılmıyor.
HDP’nin dokunulmazlıklarının Meclise acilen, bir an evvel getirilmesini canla başla istiyor. Bu konuda AKP’nin yanında yer alacağını açık seçik olarak beyan ediyor.
Bu ve buna benzer davranışlarla AKP’nin ruh ikizi olduğunu imaj ve misyon olarak “birlikteyiz” dercesine emre amade durumda davranıyor.
Çok geçmeden AKP’nin “Başkanlık Sistemine” de karşı olduğunu ve Başkanlığı istemediğini de yine aşikârca, beyanlarıyla kamuoyuna deklere ediyor.
Anlayacağınız net davranmayan politik ve siyasi atraksiyonlarında alabildiğince zikzaklar çiziyor.
AKP nasıl güvensin MHP’ye? Ve niçin? İçi, dışı, fikriyat ve demeçleri o kadar değişik ki MHP’yi anlayıp anlatmak hatta yazmak o kadar zor ki ne yazarsanız MHP o değil tam bir belirsizlik sergiliyor.
Gelinen ortam ve istenilmeyen bu acı tabloda MHP’nin bilerek veya bilmeyerek oynadığı rol küçümsenmeyecek kadar vahim mi vahim!
Halen dün gibi hafızalarda canlı olarak duran ve kolay kolay silinmeyecek olan Kasım Genel Seçimlerinde kendilerine ve diğer partilere biçtikleri roller, kendi kafalarına göre vermiş olduğu görevler unutulur mu? Unutulacak cinsten mi?
Yakın bir geçmişte Sayın Davutoğlu bile “MHP için net olmalarını bekliyoruz” demekle MHP’ye güvenmediğini ve ne yapmak istediklerini anlayamadığını basına açıklamıştı,buna hepimiz şahit olmuştuk en azından TV kanallarında izledik.
Yani işine geldiğinde AKP ile yan yana kol, kola aynı masada aynı fikirler ile yola çıkıyor. Gelmediğinde AKP ile ters düşüp hiç de saygın ve etik olmayan açıklamalarda çekinmeden bulunuyor.
MHP’nin beklentisi ne? Ne yapmak istiyor? Ne yapmak istemiyor? İnanın anlayabilmiş değilim. Anlayanlar varsa dinlemek isterim.
Hasbel kader MHP’nin tek başına ve çok büyük bir oy oranıyla iktidar olduğunu bir düşünün neler yapar, neler yapmaz? Türkiye çağ mı atlar? Onlarca yıl geriye mi gider? Suçlu ilan ettiği siyasilerden hesap sorar mı? Barışır mı? Bu soruların cevapları bende bulanık, net değil oldukça belirsiz olarak duruyor.
Meral Akşener Hanımefendi olası bir kongrede Genel Başkan olursa neler olur?
Partinin rotası nereye çevrilir? Amaç ve hedeflerine ulaşır mı?
Bunlar da üç bilinmeyen denklem konumunda, açıkçası MHP’yi anlayamıyorum.
Acaba Sayın Türkeş de mi anlayamadığı, bir gelecek bulamadığı için AKP’ye kapak atıp rahatladı.
En azından kapasitesinden de üstün makam ve mevkilere geldi. Ya da getirildi. Konu ve olay taze iken sitem etmiştim zamanla beyefendiye hak vermeye başladım.
Çaresizlik, umutsuzluk, geleceği net olarak görememek beraberinde kaçış sendromu mu getiriyor diye düşünmüyor değilim.
Skandallar Ülkesi olduk. Kimin? Ne zaman? Nasıl? Davranacağı ve ne yapacağı önceden bilinmiyor. Her zaman her şeye hazır olmalıyız.
Süleyman Soylu ile Numan Kurtulmuş da Tuğrul Türkeş’in değişik versiyonları değiller mi? AKP’li olmadan önceki söylem ile politikalarını anımsayın bir de AKP’li olduktan sonraki halleri ile duruşlarına odaklanarak bir bakın lütfen “Made İn Turkey” politikasının birer tipik simgesi konumundadırlar ben böyle görüyor, böyle algılıyorum, bilmem ki sizler ne düşünüyorsunuz bu konuda?
Beğeneceğinizi umduğum ve istekleriniz doğrultusunda Paris’te 1997 yılında yazdığım bir şiirimle bitiriyorum.
Adını bile bilmediğim
o sahil kentinde
Seni sordum beyaz martılara
Siyahî bir ses tonuyla
“O artık yok buralarda”
Dediler çığlıklarla
Kirli kaldırımlarında dolaştım
Gecelerce yağmurlar altında
Hep seni bulurum ümidiyle.
Yüreğim ve gözlerim ıslak şekilde
Yoktun, Bulamadım, Unutamadım.
Sanki bir yitiktin bu evrende,
Yitik sevdaların bulunamayacağını
Bilseydim,
Bilebilseydim,
Ah! Gerçekten bilseydim.
09/09/1997 Paris – Fransa - M.Ekmen
Kalın sağlıkla siz saygın Batmanlılar ve değerli Sonsöz okurlarımız.