- 30-05-2022 08:14
- 30-05-2022 09:15
- 146
Milli eğitimin dönüşümü ve yeniden yapılanması gelecek nesillerin yetişmesi ve toplumun düzeyli olması için kaçınılmazdır.
Nesilleri yetiştirenlerin kendilerinin yetişmesi gerekir. Elbette günümüzde düzeyli ve kaliteli eğitimciler de vardır.
Ancak genel olarak toplumun yönelimi; para, meta, madde ve çıkar olunca bu kesimin de yönelmesine sebep oluyor.
Meşhur bir söz bu durumu güzel açıklar. Et kokarsa et atılabilir, ancak bozulan eti düzeltmesi gereken tuz kokarsa ne yapılacak?
Son dönemlerde her şeyi madde ve çıkar olarak gören öğretmenlerin sayısı artınca öğrencilerin de bozulmaya yüz tuttuğunu görüyoruz.
Bir kesime yüklenemeyen hata ve kusurun bir kısmı ailelerde , bir kısmı da çevre olmakla beraber eğitimin oranı daha yüksektir kanımca.
Önceki dönemlerde idealist ve fedakar öğretmenlerin sayısı nispetten daha fazla idi. Bu oran giderek azalmaktadır.
Oysa ki söz konusu dönemde öğretmenlerin gelirleri daha düşük idi. Buna rağmen fedakar ve cefakar idiler.
Kapitalizmin dişini neredeyse herkesin vücuduna geçirip zehirlediği bir dönemle birlikte idealden eser kalmadı.
Öğretmenlerin bir kısmı birden fazla yerde çalışır oldular. Bunlardan bazıları eğitim dışında işler yaptılar.
Bir kısmı ise bulundukları konumdan faydalanmayı tercih ettiler. Buna göre Devlet okullarında öğretmenlik yetmedi özel kurumlarda da çalıştılar.
Bazı öğretmenlerin özel kurs merkezlerinde görev yaptıklarına şahit olduk. Kimisi de özel ders vermeye başladılar.
Özel kurs merkezi açan öğretmenler genelde aynı Devlet okulunda çalışanlardandı. Çalışanlar bir araya gelerek kurs merkezi açtılar.
İşte bu kurs merkezlerini açarken de çalıştıkları Devlet okullarından öğrenci yönlendirmeye başladılar.
Bir kısmı ise öğrencilerine psikolojik etki ve baskı yaparak müfredatın yetişmeyeceğini ve açtıkları kurs merkezlerine gelmeleri gerektiğini dikte ettiler.
Veliler kendi öğrencilerinin psikolojik olarak etkilenmemesi adına öğrencilerini gönderme mecburiyetinde hissettiler.
Mantar gibi kurs merkezi açıldı. Kontrolsüz, düzeysiz ve denetimsiz yerler ardı sıra açıldı. Ne geçmişi olan, ne kaynağı belli olan, ne de tecrübesi olan kurs merkezleri oluşmaya başladı.
Kimisi de kırtasiye açmaya başladı. Açtıkları kırtasiyelerdeki kitapları satmak için öğretmenlerle anlaştılar.
Öğretmenlerin kendi öğrencilerini buraya yönlendirmesi hususunda işbirliği yaparak kazan-kazan politikası güttüler.
Son zamanlarda bunun tespitini somut delillerle yapan( gerek kamera kayıtları, gerek maaş bordroları, gerek şahitlerle) eğitimciler konuyu soruşturmaya yönlendirdiler.
Soruşturma safhasında bir kısım kurs merkezleri Milli Eğitimde çalışan öğretmenlerini geri çekmeye başladı.
Ancak bir defa soruşturmaya başlanmıştı. Milli Eğitimdeki bir kısım öğretmenlerin bu kadar dallanıp budaklanması bir yerde durmalıydı.
Bu konunun müfettiş seviyesinde soruşturulmasına önayak olanlar belki de Milli Eğitimin yeniden yapılanmasına vesile olacaklardır.
Elbette Milli Eğitimin yeniden yapılanması ve ideal öğretmenlerin artması idealist öğrencilerin yetişmesine neden olacaktır.