- 26-02-2022 09:39
- 26-02-2022 09:40
- 3984
Bu seneki miraç kandili, Recep ayının 27'inci gecesi yani 27 Şubat pazar günüdür.
Gece yürüyüşüne lüğatta İsra, Miraç ise yükseğe çıkmak ve merdiven manalarına gelir.
Miraç olayı, Peygamber Efendimizin (s.a.v), Ka'be-i Muazzmanın Hatim kısmında ( Bazı rivayetlerde Ebu Talib’in kızı Ümmü Hani Fahita hatun evinde) yatarken Hz. Cabrail (as) refakatında binti(Burak) binip Beytü'l-Makdise gitmiş bu kısmına İsra ( gece yolculuğu ), oradan da sıdretü'l-Münteha'ya kadar olan yükseliş buna de Mirac denilir.
Birinci merhale İsra suresi 1. Ayet;
"Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed'i) bir gece Mescid-i Haram'dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya götüren Allah'ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir."
İkinci merhalesi ise yani mirac da Necm suresi 7-18. ayetlerinde anlatılmaktadır.
Ustad bedi-ü zaman isra ve miracın "İmani" bir mesele olduğunu ve; "Bir sultanın iki çeşit mükalemesi, sohbeti, görüşmesi vardır; iki tarzda hitabı, iltifat vardır:
Birisi, ami bir raiyetiyle, hususi bir hacete dair, has bir telefonla sohbet etmektir.
Diğeri, saltanat-ı uzma unvanıyla ve hilafet-i Kübra namıyla ve hakimiyet-i amme haysiyeti ve evamirini etrafa neşir ve teşhir maksadıyla, o işlere alakadar bir elçiyle veya o evamirle münasebettar büyük bir memuruyla konuşmaktır, sohbet etmektir ve haşmetini izhar eden ulvi bir fermanla bir mukalemedir....(devamı 30 söz)
Mekke ve Kuddus arasındaki mesafe en kestirmeden dahi 1235 km. Bu günün ulaştığı teknolojik gelişmelerle mümkün olabileceğini gösterse de o günkü şartlar da mümkün olmayacağı gibi böyle bir olayın düşünülmesi dahi mümkün değildir.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem, gecenin bir vaktinde yapılan bu yolculuğu ve gördüklerini, halasi Ümmü Hani Fahita hatun'a anlatır.
Ebu Talib’in kızı ayni zamanda halasi olan Ümmü Hani; durumun hassasiyeti, müşriklerin ona zarar vereceği korkusu, inannasi zor bir olayı "Sakın kimseye anlatma" diye onu sıkı sıkı tembih etti.
Ancak o bir peygamberdı ve açıklaması gerekiyordu ve o da bunu yaptı.
Olayı duyan Ebu Cehil alaylı biçimde; "bana anlattıklarını Kureyşe'de anlatabilir misin?" Deyince O sallahu aleyhi ve sellem; "evet" deyince Ebu Cehil, fırsat bu fırsat deyip Mekke müşriklerini topladı.
Ebu Cehil, O Sallallahu aleyhi ve sellemin Kudsa gitmediği oraları bilmediğine vakıf olduğundan zor durumda bırakacak Kudüs ile ilgili sorular soruyordu.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem:
"Onların yalanlamalarından ve sorularından çok sıkıldım. Hatta o ana kadar öyle bir sıkıntı hiç çekmemiştim. derken Cenab-ı Hak birden Betü'l-Makdis'i bana gösterdi. Bende ona bakarak her şeyi birer birer tarif ettim..."
Olayın cereyan ettiği dönemde uydu teknolojisi, internet, canlı yayın, dört buçuk G olmadiği halde O sallahu aleyhi ve sellem canlı yayın izler gibi Kudüs'u ve Beytü'l-Makdis'i izliyordu.
Sorulan her soruya doğru cevap veriyordu. Bu durum, Ebu Cehil ve yandaşlarını hayrete düşürmüştü.
Miraç olayının günümüz teknolojisi ile mümkün olabileceği gerçeğine rağmen Allah ve Resulune iman etmeyenler gibi onlar da iman etmediler.
İman nasıp işidir.
Miraç gecesi Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem ümmetine üç hediye getirmiş;
1- Ümmetinden Allah'a ortak koşmadan ölenlerin af edileceği,
2- Beş vakit namaz,
3- Bakara suresinin son iki ayeti (Müslimi Tirmizi, Nesei, Suyuti)
Selman-ı Faris'iden rivayetle, Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem;
"Recep ayında bir gün ve gece vardır ki Recebin 27 gecesidir. Kim onu oruç tutar ve geceyi ibadetle geçirirse yüz sene ibadet yapmış gibi olur," (Beyheki, Şuabu'l-Sıyam)