- 23-10-2019 18:41
- 180
Kafka’yı tanımayan bilmeyeniniz yoktur herhalde, en azından bu yazıyı okuyanların çoğu biliyordur.
Franz Kafka, Almanca konuşan Bohemyalı Yahudi roman ve hikâye yazarı. 20. yüzyıl edebiyatının en önemli figürlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Bilenler duyanlar arasında okumayan?
Vardır elbette ama moda olmuş entelliğine halel getirmemek için okumadım diyen yoktur.
İlgi ve alakayı, düşünceleriyle tanınmayı okunmayı hak eden değerli düşünce adamlarından biri. Her gün mutlaka malumatfuruşluk pazarlayan siteler ya da sosyal ağlar üzerinde muhakkak ki bilgi kırıntıları önünüze düşen yazarlardan biri Kafka.
Kahve fincanıyla paylaşılan fotoğrafların ağır abilerinden biri Kafka.
Geçen benim de önüme öyle bir kırıntı düştü. Ama öyle ki içimdeki düşünceyi nasıl yazıya
dökerim diye düşünürken imdadıma yetişen bir kırıntı.
“Olmamasına razıyım. Oluyormuş gibi olmasın yeter.”
Hani bunu farklı şekillerde çoğumuz söylemişiz, dile getirmişizdir muhakkak. Ama bizimkinin bu kadar kıymeti harbiyesi yok sanırım. Çünkü malumunuz çoğumuz söylenene değil söyleyene bakıp değer biçiyoruz söze.
Neyse tamda–mış gibi işlerden sıkılmış ve bunu nasıl ifade ederim diye düşünürken önüme düşen Kafka parçacığı hislerime tercüman oldu.
Batman’da bir taraftan 3. Tarım, Hayvancılık, İnşaat, Mobilya ve Dekorasyonculuk fuarı (ki daha önce yapıldığı gibi yine aynı zaman ve yerde yapılan tek bir fuar olmasına rağmen 3 fuarmış gibi pazarlanıyor) diğer taraftan 3. Kitap Fuarı yapıldı.
Ortaya konan işlere bakınca adına iki çalışmanın da adına fuar demek için experler çağırmak ustasına sormak lazım.
Ne ölçeği ile ne de katılımcı firmalarıyla dişe dokunur işler yine ortaya koyabildiğimizi sanmıyorum. Belli ki kimse daha iyisi için çabalamıyor biz Batmanlılar da daha iyisini istemiyor talep etmiyoruz.
Hani ilk desen alkışlanır eksikti yapıldı daha iyisi için ne olur nasıl olur diye devamındaki 2 ve 3 için çalışma daha da iyileştirilirdi.
Oldu mu olmadı.
Daha öncekilerde onca yapıcı eleştiri ve tavsiyelere rağmen dostlar alışverişte görsün mantığı devam ediyor.
4 başlık iki fuar, al birini vur ötekine.
Ne katılan firmalar yetti ne ziyaretçiler.
İşi kağıt üstünde büyük ölçekli çok katılımlı göstermek kolay.
3 yıldır yapıyorlar zaten sadece burada da değil farklı illerde benzer işlerle yeterince deneyim sağlamışlar.
Onların işine geliyor diyelim, peki bu işlerde paydaş olan yerel sivil toplum örgütlerimiz neden buna göz yumuyor?
Layığımız buymuş, ne diyeyim.
STK’lırımızla, fuarlarımızla, layığımız buymuş.
Kürtçe bir deyim var “Ji sereme zedeye” (başımızdan fazladır)
Ama yeniden dillendirmesem olmaz Kafka abimizin sözünü: