MONA LİSA GÜLÜŞÜNE, KAYISI REÇELİ KARIŞTI

   Sabahın yedisinde bir telefon!
‘’Abla günaydın uyuyor musun?’’ 
‘’Uyandım şuan, günaydın’’
‘’Eldiven var mı?’’
‘’Var’’
‘’Uğrayıp alayım mı?’’
‘’Tamam gel, zile basma olur mu?’’
‘’Tamam’’
(Kardeşim sınavda görevliymiş.)
Neyse bu faslı böyle kapattık. 
Sabahları yazmayı çok seviyorum daha temiz ve daha yoğun yazıyorum. Günün yaşanmışlıklarını henüz beynime doldurmadan dingin oluyorum.
   Mutfağa geçip kahvemi hazırladım ardından oturdum çalışma masama başladım yazmaya, bu ay dergiye yazı göndermek için söz vermiştim o yüzden yazıyı bitirmem lâzım. Konu hazır, taslak hazır ama düzenlemeleri bitirmem gerekiyordu.  Öyle dalmışım ki yazmaya Cedric (kedim) ayağımın dibinde huzurla uyuyor, bense bu sessizliği değerlendirip yazdıkça yazıyorum. Vee birden o güzel büyü bozulur:
Zırrrrrr Zırrrr, çalan telefonumdur yine.
Karşımdaki annem (Annem Antalya’da tedavi görüyor kız kardeşimin evinde kalıyor bugün.) veee;
‘’Ben kayısı reçeli yapıyorum da sende limon tuzu var mı?’’
Ben hiçbir şey olamamış gibi:
‘’Yok anne, ben son zamanlarda kullanmıyorum ama limon istersen var.’’
‘’Yok, limon tuzu lâzım. Tamam ben bakınayım.’’ der kapatır telefonu.
Sonra ben konuya adapte olmak isterken kafanda limon tuzu 
5 dk ya geçer ya geçmez bir telefon daha, yine annem
‘’Ben geçen sana turşu yapmıştım sebzelikte olması lazım!’’ 
‘’Yok anne, biliyorum evde yok.’’
‘’Tamam neyse ben bir çare bulayım.’’ der yine kapatır.
Ben yine adapte olmaya çalışırken beş dk sonra yine telefon ve yine annem;
‘’Acaba limon sıksak olur mu?’’
‘’Anne ben anlamam reçelden sen karar ver.’’
‘’Tamam tamam kapat sen ben teyzeni arayayım o daha iyi bilir.’’ sonra telefon yine kapatır.
Hadi gel de odaklan, limon tuzu mu limon suyu mu iyi olur. 
Neyse ki hep böyle durumlarda yazdığım için (bana yabancı olamayan olaylar) tekrardan yazıma döndüm ki bir telefon yine annem;
‘’Teyzene sordum yarım limon sıkınca da olurmuş. Gel de sen sık şu limonu olur mu annem!’’ 
‘’Tamam annem, güzel annem geliyorum.’’
Çıkıp limonu kardeşimin kayısı reçeline sıktım ve güzel annem de benim yazıma limon sıktı maalesef.
   O arada aklımda ki konu kadınların gücü ve kadınların başarılarıydı. Bu konuyla ilgili olan aklımda kalan bir film vardı, ‘Mona Lisa Gülüşü’ diye çok sevmiştim mutlaka bu yazılmalıydı. Ama maalesef ben yazamadım. 
Filmin konusu kısaca;
   Amerika’da muhafazakâr bir kolejde görev yapan sanat tarihi öğretmeni ile öğrencileri arasındaki ilişkiyi konu ediyor. Diğer önemli konusu ise, kolejdeki kızların bu yaşam tarzlarıyla mutlu olup olmadıkları sorgulanıyor. Tabu olarak kendilerine sunulan yaşamın kendi içlerinde hayatlarına yön vermesi gerektiğini ve bu kalıplardan kurtulmaları için uğraşan bir öğretmenin ve öğrencilerinin yaşamı ele alınıyor. Toplum tarafından ne kadar yanlış görülse de bazı değerlerin kişiye göre değişeceğini çok güzel bir dille anlatan mis gibi bir film. 
‘’Her şey göründüğü gibi değildir. Yıkılacak duvarlar, inşa edilecek binalar var.’’ (Filmden)

Unutmadan reçeli merak edenlere, reçel çok güzel olmuştu. Güzel annem her şeyi kendi gibi güzel yapar.
Film ise mutlaka izlenmeli diye düşünüyorum.
İzleyiniz efendim…
Tüm olumsuzlukları olumlu kılabilmek ve gülümsemek umuduyla..

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ