- 27-08-2020 19:36
- 9302
İslam’dan önce Arab-ı baide veya Arab-ı aribe döneminde mü’temir veya Mucib diye adlandırıldığı rivayet edilen bu aya, Müslümanlar; “Hürmet” edilen anlamında Muharrem adını vermişlerdir.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem: “Ayların efendisi Muharrem, günlerin efendisi de Cumadır”. (Deylemi.)
Hicret, Kerbela, Hz. Nuh (as) tufandan sonra gemisinin karaya (Cudi Dağı) çıktığı, Firavunun denizde boğulduğu… önemli olayların yaşandığı Muharrem ayına Allah’ın da ayı denilmektedir.
Sözlükte “haram kılınan, yasaklanan; kutsal olan, saygı duyulan” anlamındaki Muharrem, savaşmanın haram kabul edildiği; Zilkade, Zilhicce, Recep ayları ile beraber Muharrem de bu dört aydan biridir.
Yüce Allah, “Şüphesiz Allah’ın gökleri ve yerleri yarattığı günkü yazısında, Allah’ın katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu, Allah’ın dost doğru kanunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin…” ( Tevde 36. ayet)
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem: “Ramazandan sonra en faziletli oruç, Allahu taalanın ayı Muharrem ayında tutulan oruçtur. Farzlardan sonra en faziletli namaz gece namazıdır.” (Müslim, İbni Macce, Ebu davud…)
Muharrem; çoğunluğa, otoriteye, gelenek ve göreneğe karşı hakka teslim ve batıldan kaçışın en fazla yaşandığı aydır.
Hz. Nuh (as) beş yüz elli yıllık tebliğ görevini yapmış maalesef büyük çoğunluk ona icabet etmemişti. O ve ona inanan azınlık bir kesim ise Allah’a teslim olmuş, tüm engelleme ve alaylara rağmen gemiyi inşa etmişlerdi.
Hak hep galip, batıl mağlup olmaya mahkum olma kaidesiyle; Sistem ve onunla beraber olanlar sistemleriyle beraber yok olurken Allah’a güvenen HZ. Nuh (as) ve gemisine binenler selamete çıkmışlardır.
Mekke, yeryüzünde sınırları Cebrail (as) tarafında belirlenen tek şehirdir. Bu ay gibi harem yanı hürmete layık, peygamberlerin şehri, Kâbe’nin bulunduğu müstesna bir beldedir.
İlk vahyin indiği ve İslam güneşinin doğduğu bu belde; Alemlere rahmet olarak gönderilene karşı şiddetli direniş göstermiş, ata ocağında yaşanamaz bir hal almıştı. O sallallahu aleyhi ve sellem beddua etme yerine bu beldeyi terk etmeyi seçmişti. Sahabelerini daha emin olan “Yesrib” (Medine) gönderdikten sonra, kendisi ve sadık dostu ile beraber O da hicret etmişti. İşte bu hicret Muharrem ayının ilk günü idi. Müslümanlar da kendilerine bu müstesna olayı yeni bir takvim kabul etmiş ve hicri takvimi olarak adlandırmışlardır.
İslam’dan önce de önemli kabul edilen Muharrem ayının onuncu yani AŞURE günü bizim için Hz. Hüseyin ve ailesinin yani ehl-i beytin şehadeti olması münasebetiyle matem günüdür.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem Medine’ye geldiğinde Yahudilerin aşure gününde oruç tuttuklarını görmüş ve “Bu gün niçin oruç tutuyorsunuz?” sorduğunda Yahudiler “Bu hayırlı bir gündür. Allah, o günde Ben’i İsrail’i düşmanlardan kurtardı. (Şükür olarak) Hz. Musa o gün oruç tuttu.” Dediler. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem “Ben Musa’ya sizden daha layığım (yakınım)” o gün oruç tuttu ve Müslümanların da oruç tutmalarını tavsiye etti. (Buhari, Müslim)
Aşura günü önemi ve Kerbela konusu devam edecek…
Selam ve dua ile