- 24-10-2023 11:12
- 3912
Muhtarlar, ilin mülki amirleri, belediye başkanları, meclis üyeleri ve bürokratları ile kolaylıkla iletişime girebilmektedir.
Mahalle veya köyde devletin ilk kapısı olarak biliniyor muhtarlar.
Muhtarlar köy ve mahalle temsilcisi olarak kabul görmektedir.
Bu yüzden belediye, il özel idareleri ve köye hizmet getirme birliği gibi karar alma merkezlerine doğal üye olarak katılabiliyorlar.
Dolayısı ile il genel ve belediye meclisi toplantılarına katılabiliyor,
Belediye il genel ve meclisi imar komisyonu gibi ihtisas komisyonlarına katılabiliyor,
İl genel ve belediye stratejik plan hazırlıklarına paydaş olarak katılabiliyor,
Kent Konseyi genel kurulu ile çalışma gruplarına katılabiliyor,
STK, meslek odaları ve gönüllü kuruluşlarla işbirliği yapabiliyorlar.
Muhtarların, mahallelerindeki sorunların çözümü, yapılacak yatırım ve planlamalar ile ilgili belediye karar süreçlerine katılabilmesi, en doğal haklarıdır.
Muhtarlar köy ve mahallelerinde yapacakları işler konusunda belediyeden bilgi alabilir, eksikliklerin giderilmesini isteyebilir ya da yeni hizmet ve yatırımlar talep edebilir.
Tüm bunlar en doğal haklarıdır.
Tabi talepler bireysel ve çıkara dayalı olmadıkça.
Yatırımcı ve hizmet kurumları olan il özel idareleri ve belediyeler de yapacakları hizmet ve yatırımlarda muhtarların öneri ve düşüncelerini önceden almalıdır.
Çünkü muhtarlar zamanlarını 7/24 sorumluluk alanlarında geçirdikleri için mahallenin sorunlarını, dertlerini ve mahalledeki riskleri en iyi bilenlerdir.
Bütün bu sürece denilecek sözümüz yok.
Bazı muhtarların canla başla, büyük özveri ile mahallelerine çalıştıklarını da biliyoruz.
Bu sayede mahallelerinin bir çok sorunlarına çözüm buldukları da inkar edilemez.
Muhtarların talepleri, hiç bir zaman olmadığı kadar kurumlar tarafından değerlendirmeye ve dikkate alınıyor, genelde gereği de yapılıyor.
Bir kısım muhtar da bu yaklaşımdan dolayı dilekçeler üzerinden veya düzenlenen toplantılarda taleplerini dile getiriyor.
Makul ve gerçekten zaruri olan taleplere eyvallah ama bazı muhtarlar var ki yerinde olmayan taleplerde bulunuyor.
Köyde bir taziye evi var, bir tane daha istiyor, 3 taziye evinin olduğu köy bilirim.
Okul var, onarılarak sorun çözülebilir, yeni okul istiyor.
Parkın için taziye evi istiyor.
Yeşil alanda yapılan muhtarlık evine bir de yazın gölgede oturmak için saçak ve etrafına kaldırım istiyor.
Park içerisine taziye evi istiyor.
Zemini parke taşı olan caddenin asfalta dönüştürülmesini istiyor.
Birkaç sene önce yapılan kaldırımlar yenilensin, parka yapılan oyun grubu kaldırılsın gibi ilginç taleplerde bulunuyorlar.
Bu talepler kısmen de olsa kabul görüyor.
Oysa kamusal yarar olmayan, mahalleli için sorun teşkil etmeyen, mahalleye değer katmayan hiçbir talep doğru değildir ve kabul görmemelidir.
Her muhtarın talebi kabul edilecek y da kabul edilmeyecek diye bir kural yok.
Şayet kamu ve halkın yararı varsa talep kabul edilir ama sadece iş olsun diye de talepler yerine getirilmemelidir.
Geçerli ve makul olan yöntem, muhtarların mahalleleri ve köyleri adına yaptığı talep değerlendirmeye alınır, ilgili birime havale edilir, ilgili birimdeki bilirkişi gidip yerinde inceleme yapar, taleple ilgili mahalle ve köylülerin fikirlerini alır, raporunu yetkililere bildirir ve ona göre karar verilir.
Çünkü görmeden, bakmadan anında yerine getirilen talepler, bazen gereksiz taleplerdir.
Birçok örneği mevcuttur, yersiz taleplerle ilgili zaman zaman şikâyetler gündeme geliyor.
Yetkililer, yanlış iş ve işlemler ile ilgili gelen şikâyetlere ise ‘muhtar istedi’ deyip işin içinden çıkıyor.
Bu yöntem doğru bir yöntem değildir.
Taleplerin makul ve haklılığına bakılıp öyle karar verilmelidir.
Vatandaş ve kamunun faydasına olmayan talep kimden gelirse gelsin kabul edilmemelidir.