- 17-06-2020 18:20
- 40
EL-HAK ALLAH(C.C.): Mutlak gerçek, hakikatin eşsiz ve benzersiz kaynağıdır. Bir şeyin hakikatine uygun inanç taşımak el-HAKTIR. Uygun zaman ve mekanda, Hakka uygun olan söz ve iş EL-HAKTIR. Müslüman’ın hakkı Allah’a kul olmak, mağfiretine nail olmaktır. Hakkı arayan Allah’ın yolunda gider. Gerçekle derdi olmayan, hakkı aramayan nefsinin, şeytanın oyuncağı olur. Allah’a olan İmanı da problemlidir. Onu kandırmak isteyen, inandığı Allah’ı kullanmaya çalışır. ’’Ey İnsanlar! Rabbinize yürekten bağlanın! Ne babanın evladına, nede evladın babasına her hangi bir fayda sağlamayacağı (her kesin kendi canın derdine düşeceği o müthiş) günden korkun! (unutmayın) Allah’ın (yeniden dirilme) vaadi gerçektir. Öğleyse şu dünya hayatının(sahte cazibesi) sizi aldatıp(Allah’a kulluktan) uzaklaştırmasın! ( hele hele o) aldatıcı (şeytan ve dostları, din adamı kisvesiyle karşınıza çıkıp Allah’ın ayetlerini çarpıtarak veya Allah(C.C) nasıl olsa merhametli ve bağışlayıcıdır, işlediğiniz günahları mutlaka affedecektir! diyerek) sizi Allah(C.C.) ile aldatmasın.(Lokman suresi;33.ayet). Diğer ayeti kerimede ’’Ey insanlar! Allah’ın vaadi haktır, öyleyse, sakın şu dünya hayatının(sahte cazibesi) sizi aldatıp,(Allah’a kulluktan ala) koymasın!(hele hele o) aldatıcı (şeytan ve dostları, Allah’ın ayetlerini çarpıtarak veya Rabbi’nizin şefkat ve merhametine güvendirerek) sizi Allah(C.C.) İle aldatmasın!’’(Fatır suresi;5.ayet). Allah(C.C.) İle aldatmak, aldatmanın en kötüsüdür. Zira aldatan Allah’ı alet etmiş, aldananda aldanmasına Allah’ı mazeret kılmıştır. EL-HAYR ALLAH’IN şerre mazeret kılınması kadar ağır bir vebal yoktur.
Bu gün rivayet dinine tabi olanlar, gelenekçi Müslümanların Hakka tabi olma dertleri yoktur. Hakka tabi olan Allah’ın Rasulü Muhammed(S.A.V) Duası: Allah’ım bana varlığın hakikatini özünde olduğu gibi göster. Olmuştur. Hakka tabi olanlar Asr suresini hayatında tatbik edenlerdir. İman ve salih amelden sonra, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenlerdir. Hakkı tavsiye etmek hak üzerinde sebat etmek ve direnmektir. Hakka tabi olanlar’’ O kimseler ALLAH’I ayakta, otururken ve yatarken daima zikrederler ve onlar yerlerin ve göklerin yaratılışı üzerinde tefekkür ederler(ve derler ki) RABBİMİZ! SEN bunları batıl olarak yaratmadın! SENİ batıl iş yapmaktan tenzih ederiz.’’(Al-i imran;191.ayet). Haktan uzak olan ‘’Bu dünyada gözü kör olan kimse, elbette ahirette de kör olacak, hatta yolunu büsbütün kaybedecektir.’’(İsra suresi;72.ayet). Buda insanın dünyaya geliş maksadından uzaklaşmasıdır Geçmiş ümmetlerin kıssaları bu durumu ifade etmektedir.’’ Onlardan önce Nuh kavmi ve peşlerinden gelen tüm kafadarlar yalanlamıştı. Her toplum kendi elçisini yakalayıp ondan kurtulmanın planını yapmıştı. Batıl uğruna hakikati kendi kendisiyle alt etmeye çalışmak gibi yanlış ve yanıltıcı bir mücadele yöntemini benimsediler. Fakat sonuçta Ben onları yakaladım: cezalandırma nasıl olurmuş gördüler.’’(Mü’min suresi;5.ayet). ‘’O gün her nefis kendisiyle mücadele eder bir halde getirilecektir.’’(Nahl suresi;111.ayet)
Hakka tabi olan hak edenin hakkını verir. Adalet hakla sonuçlanır. Ölçü, tartı, doğruluk, bilgininhak ,ölçüsüdür. Sahihlik akidenin hak ölçüsüdür. Hakkın tahakkuku için, o şeyin hikmetli ölçüsü neyse, onu bulup ölçmek şarttır. Bu da Hikmettir. Hikmete doğru çalışan muhakemeye kavuşur. İnsanın sorumluluğunu yerine getirmesi için HAKKA tabi olması gerekir. Bunun içinde özgür iradesini kullanması şarttır.’’ Zorlama Dinde yoktur. Artık doğru ile yanlış bir birinden seçilip ayrılmıştır. Şu halde kim tağutu ret eder de ALLAH’A İnanırsa, kesinlikle kopmaz bir tutanağa yapışmış olur.’’(Bakara suresi;256.ayet)
Ebedi hakikatin beyanı ayeti kerime ’’İşte bu yüzdendir ki ALLAH(C.C), mutlak hakikatin ta kendisidir ve onların O’nun dışında yalvarıp yakardığı her şey bütünüyle batıldır. Evet O ALLAH(C.C.) Kİ yüce olan O’dur, ulu olan O’dur.’’(Lokman suresi;30.ayet). Şirkin ALLAH’I en çok gazaplandıran günah olmasın sebebi, mutlak hakikate ters olmasıdır. Şirk koşan insanın hakkını yediyi ve zulmettiği ilk şey Hakikatin kendisidir. İnsan aklını çalıştırsa muhteşem bir nizam ve ihtişam içindeki bütün bir kainatın yaratıcısının kendine ortak kabul etmeyeceğini kavrardı. İnsan vicdanına baksa, daha yaratılıştan tevhid hakikatinin fıtratına nakşedildiğini keşfederdi. Bu kavrayış ve keşif için doğru tasavvura sahip olarak, EL- HAK ALLAH’A Teslim olması lazım. Mü’minun suresi; 116 ayet bunun ifadesidir.
Haktan uzak yaşayanların hali ‘’… Sizden her kim dininden döner ve kafir olarak ölürse, onun yapıp ettikleri ameller dünyada da ahirette de boşa gidecektir.( yaptığı iyiliklerin faydasını bu dünyada da ahirettede göremeyeceklerdir.) Onlar cehennem halkıdırlar ve ebediyen orada kalacaklardır.’’(Bakara suresi;217.ayet).
ALLAH’IN mesajının gösterdiği hakikat; insan bu dünyada ya hakkı, yada batılı seçebilir. İnsana seçme hakkı verilmiştir. Fakat ALLAH(C.C.) İnsandan Hakkı seçmesini istemektedir. Batılı seçtiğinde, bu seçimin kendisi için zulüm olacağını bildirmektedir. Müslümanın vazifesi batılın önünü tıkaması, batılın hak kılığına girerek, hakkı örtmesini engellemesidir. Bunun Kur’an-i ifadesi cihattır. İnsanları Tevhide çağırmaktır. Hakkı hakkıyla temsil eden hakka yükselir. Hakla yücelir. ALLAH(C.C.) Cümlemizi Hakka tabi olanlardan ve Hakla yücelenlerden etsin. İnşallah… Selam ve dua ile.