- 17-08-2014 18:52
- 24788
Küçükken, bize ilk öğretilen şeylerden biriydi İslam kardeşliği.
İçinde Allah, Kuran, Peygamber olan kardeşliğin, kan bağıyla oluşan kardeşlikten üstün olduğu, İslam’ın kurduğu bağın, akrabalık bağlarından daha kuvvetli olduğu, kardeşin nefsinin, kendi nefsine tercih edilmesi gerektiği anlatılırdı.
Kanla gelen akrabalıkların, insanları bir yere kadar bağladığı, İslam’dan gelen kardeşliğinse, ilelebet sürdüğü ve hiçbir gücün bunu zayıflatamadığı öğretilirdi.
Müslümanları güçlü kılan, düşmanlarını zayıflatan en önemli düsturda buydu, “kardeşini kendine tercih etmek…”
Bu mantıkta ki insanları kandırmak, yoldan çıkarmak, satmak veya satın almak imkânsızdı!
Bunun için de öncelikle bu bağı koparmaya yeltendiler!
Araya mal, mülk, mevki, makam atıp, bu bağı zayıflattılar!
Bunu tabii ki dini zayıf olanlar için söylemiyorum. Din, iman, Kur’an diye naralar atan, dini kimliğini her ortamda vurgulayan, kendini İslam’ı bir sembol gibi pazarlayan insanlar için söylüyorum!
Dini zayıf olandan zaten kimse böyle bir duyarlılık veya fedakârlık beklemez. Onun yaptıkları İslam’a mal edilmez. Ama İslami kimlik sahibi insanların yaptıkları, kendilerinden çok taşıdıkları kimlikleri bağlıyor. Bunların yaptıkları yanlışlar, direk dinlerine mal ediliyor. Lakin bunlar, dini kimlikleriyle konuşup, oturup, kalkıyorlar…
İşte bu tür insanlara dikkat etmek gerekir. Çünkü dini pazarlamak, İslam’a zarar vermek ve insanlıktan çıkmak için çok uygun bir kılıftır bu!
Bu tür insanların yaptığı bir yanlış, 1000 Müslüman’ın yapacağı biner doğruyu bir anda alıp götürür!
Bunu bilen şer odakları da bunlarla uğraşmak yerine, önlerine yem atarlar.
Aldıkları yemin sarhoşluğuyla, başta en yakınındakileri satarlar.
Önüne yem atılmayan birini sakın mücahit, İslami şahsiyet, büyük Müslüman, iyi Müslüman diye tanıtmayın. Çünkü yemi gördüğünde kimyası bozulacak zavallılar, kendinden çok, İslami kimliğe zarar verirler.
Günümüzde bu tür insancıklar oldukça fazla.
Bir makam veya menfaat için gözünü kırpmadan adam harcayan, “selamu aleykeüm, ya Allah, bismillah” deyip, Müslüman kardeşinin kanını satan nice Müslüman var!
Üstüne bir de bunu Müslümanlığa mal edenler…
Benim cemaatim, tarikatım, derneğim partim, deyip diğerlerini dışlamaksa işin farklı bir boyutu!
Benim çatım altındakiler doğru, diğerlerinin hepsi yanlış diyenler, kesinlikle yanlış yoldadırlar.
Hacca gitmek için seçilecek yol bir değildir. Karadan da denizden de havadan, Irak’tan, Suriye’den hatta Mısır’dan... Bu yolardan birini seçenin, diğer yollar yanlıştır demesi gibi bir saçmalık olamaz.
Ama maalesef bu tür saçmalıkları dillendiren nice saçma sapan insan var.
Peygamberimiz (SAV) “kendisi için istediğini mümin kardeşi içinde istemeyen iman etmiş olamaz” diyor.
Soralım kendimize, kaçımız elimizdeki menfaati kardeşine tercih eder. Önüne gelen fırsatı, “acaba kardeşim…?” diyerek ölçer tartar?
O zaman kendi kirli ismimizin önüne “o temiz İslam sıfatını” koyup kirletmeyelim.
Dini pazarlama aracı olarak kullanmayalım. Müslümanları harcanacak kur aracı olarak görmeyelim!
Unutmayın, Müslümanların bu dine verdiği zararı gayri Müslimler asla veremez. Bunun içinde gayri Müslimlerden önce dönüp kendimize bakalım.
Evin içi kirliyse, sokağa küfretmenin anlamı yoktur.
Sloganlarında Abd ve İsrail olan bazı Müslümanların, hedefinde yine Müslümanlar var.
Allah, menfaat için kardeşini satanı iflah etmez.
Kardeşliği kalleşlikle değiştireni de bir şekilde terbiye eder!
Kalleşlik silinmeden de kardeşlik tesis edilmez!
Müslümanların dinlerinin gereğini yerine getirdiği, kardeşlik bağlarının güçlendiği, kalleşliğin silinip kaybolduğu yarınlar dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın…