- 14-02-2017 21:48
- 94
Başbakanlık, büyük şehir nüfusu için aranan kriterlerde ufak oynamalar yapınca Batman’a gün doğdu.
Büyük şehir olmanın kapıları, körpecik kentimize sonuna kadar açıldı.
Başımız göğe eğecek gibi görünüyor.
Bir tık daha uzar herhalde boyumuz.
Diz boyu sorunlar, kum tanesi oluverir bir anda.
Dağ fare doğurur.
Olmadı, olmayacak demeyin ha…
Bir baktınız, kabağın, güzel bir sindirella elbisesine dönüştüğü gibi bir şahesere dönüşüvermiş kentin öksüz Deresi İluh.
Çarpık kentleşme yüzünden gözün gözü göremediği tüm semtler, abra kadavra ile çayır çimenli, börtü böcekli bir bayır oluvermiş ansızın.
Kanser sebebi yollar, bal kaymak…
Araçların vızır vızır…
Sağınızda-solunuzda yemyeşil ağaçlar boy boy…
Denizimiz yok kabul ama şehrin her yerinde yapay şelaleler şırıl şırıl…
Ağaçlara kuşlar da doluşur hem, cıvıl cıvıl sesleri fena mı olur?
Parmağınızı çıtlattığınız anda dev gibi fabrika binaları, oluk oluk işçiler sarar bir yanını…
Hasat bekleyen sarımtrak tarlalar, ohh miss.
Lise tiplemesini yırtar da bir bakmışsın boy boy fakülteler bitivermiş üniversite Kampüsünde, içindeyse Karadenizli, egeli, doğulu öğrenciler bir ordu dolusu…
Belediyenin üzerinde “Büyükşehir” tabelası, şehrin merkezinde koca bir meydan, insanların ellerinde fotoğraf makineleri, durmadan patlıyor objektifler…
İlçe otogarı, Alo Tevşo’su, sere tabla’sı, sebze hali o biçim…
Bir yerlerden konser sesi dalgalanıyor, öte tarafta açık hava bir tiyatro sahnesi…
1-2’den kurtulmuş, 6-8’e varmış sinema salonları, her birinde son vizyon filmler…
Yürüyüş yolları, koşu bantları, açık alanda spor kompleksleri…
Yok daha neler?
Ya da argo biçimde söyleyelim, yok devenin nalı…