NE YAPABİLECEĞİNE Bİ BAK

Her kademesinde binlerce öğrencisiyle okullar açıldı. Daha açılmadan başladı yarış. Önce okul seçimiyle sonra, okul alışverişiyle, o da yetmedi okul servisleriyle. Herkes bütçesi oranında ve hatta bütçesini zorlayarak kendince en iyi okulu seçti, en kaliteli kırtasiyeyi aldı, en temiz ve güvenli servisi seçti. 

Filancası çocuğunu falanca özel okula göndermiş.

Ne kadar ödüyor?

Bilmem ne kadar.

Biz de oraya ya da daha iyisine gönderelim. Benim çocuğumun ondan eksiği ne?
Diye başlayan tartışmalar son buldu artık. Çocuklar çantalarını doldurup sırtlandı ve çoktan sınıflarına girdi artık. Tabi birçok baba, annelerin “Benim çocuğumun filanca çocuktan eksiği ne?” sorusuna “Onun eksiği olmasa da benim babasından eksiğim çok” demedi. Borç harç denkleştirip bütçesini de aşarak gönderdi eksik görünmemek için. 

Çünkü bizde ayıptır ekonomik olarak eksik olmak, aza sahip olup fakir olmak. Çünkü hiçbirimize yokluğun ya da darlığın ayıp olmadığını kimse öğretmedi. Ve hala öğretmiyorlar. Bize matematik, bize tarih öğrettiler. Ve hatta hayat bilgisi dediler kimi derslerin adına ama o bilgi hayatın çok ama çok uzağındaydı.

Amerika’nın 16. Başkanı Abraham Lincoln’ün oğlunun öğretmenine yazdığı bir mektup var belki birçoğunuz okumuştur ama okudukları zihninde hiçbir şey değiştirmeyen bir toplum olarak yeniden hatırlatıp okutmakta fayda var diye düşünüyorum.

Aslında en önemli olanın ne matematik ne fizik ne tarih ne de coğrafya olduğunu anlatan bir mektup. Aslında ıskalayıp geçtiğimiz ve taşımadığımız halde övünmeyi de ihmal etmediğimiz değerleri gösteren, en çok ihtiyacımız olanı gösteren bir mektup. Bakın Lincoln, oğlunun öğretmenine yazdığı mektupta ne demiş.

Öğrenmek zorunda kalacak, biliyorum, herkes adil değil, herkes dürüst değil, ama ona her kötü adam için bir kahraman olduğunu öğret; her bencil politikacı için bir kendini adamış lider, her düşman için bir arkadaş olduğunu öğret.

Zaman alacak, biliyorum, ama ona – eğer yapabilirsen – kazanılan bir doların bulunan beş dolardan çok daha fazla değeri olduğunu öğret…

Ona kaybetmeyi öğrenmeyi öğret ve aynı zamanda kazanmaktan keyif almayı.

Onu kıskançlıktan uzaklaştır, eğer yapabilirsen, ona sessiz kahkahanın sırrını öğret. Bırak erken öğrensin kabadayıların görünüşte galip olduklarını. Eğer yapabilirsen ona kitabın mucizelerini öğret ama aynı zamanda ona gökyüzündeki kuşların,

güneşteki arıların ve yeşil bayırdaki çiçeklerin sonsuz gizemini düşünmesi için zaman ver.

Okulda başarısız olmanın kopya çekmekten daha onurlu olduğunu öğret… Herkes ona yanıldığını söylese bile kendi fikirlerine inancı olmasını öğret… Kibar insanlarla kibar, zorlu insanlarla zorlu olmayı öğret. Oğluma herkes sürüye uyuyorken

kalabalığı takip etmeme gücünü vermeye çalış… Ona herkesi dinlemeyi öğret ama ona tüm duyduklarını gerçeğin eleğinde filtrelemeyi ve içlerinden sadece hayırlı olanı almayı öğret.

Eğer öğretebilirsen, ona üzgün olduğunda nasıl güleceğini öğret… Ona gözyaşlarında utanılacak bir şey olmadığını öğret. Ona alaycılarla alay etmeyi ve çok fazla nezaketten çekinmesi gerektiğini öğret… Ona kas ve beyin gücünü en fazla

verene satmasını, ama asla kalbine ve ruhuna fiyat etiketi koymamasını öğret. Ona kulaklarını uluyan kalabalıklara kapamasını ve eğer haklı olduğuna inanıyorsa kalkıp savaşmasını öğret.

Ona kibar davran, ama üzerine titreme, çünkü sadece ateş çeliği saflaştırır. Sabırsız olmak için cesarete sahip olmasına izin ver… Cesarete sahip olmak için sabıra… Ona her zaman kendine yüce bir inanca sahip olayı öğret, böylece insanlığa karşı da derin bir inanç taşıyacaktır…

Bu çok büyük bir istek, ama ne yapabileceğine bir bak.. O çok hoş genç bir çocuk, benim oğlum!     
Hepsine katılmak mümkün değil elbette ama siz ne dediniz, ne yazdınız ya da ne istediniz çocuklarınızın öğretmenlerinden?   

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ