- 13-07-2015 21:57
- 140
Ramazan Ay’ının sonuna geldik. Ramazan ayı manen kazançlı bir aydır. Yapılan hayırların katlanarak hanemize yazıldığı bir aydır. Bundan dolayı iyi değerlendirmek gerekirdi. Ramazan ayı içinde bulunan Kadir Gecesi tek başına “bin aydan daha hayırlı” bir gecedir. Sırf bundan dolayı Ramazan ayı diğer On bir ay’dan çok daha kıymetlidir.
Ramazan ayı içinde bulunan Kadir Gecesine de ulaştık. Kadir Gecesi’nin önemi Müslüman’ın hayatını düzenleyen Kur’anı Kerim’in bu gecede indirilmesinden kaynaklanmaktadır.
Kur’anı Kerim Müslümanların; Sosyal hayatını, inancını ve kişiliğini belirleyen bir kitap olması nedeni ile de önem kazanmaktadır. Dolayısıyla bu önemi Kadir Gecesine de aktarmıştır.
Ramazan Ay’ı bir otoban gibi Uhrevi (Ahiret)yönünden uzun mesafeleri kısa sürede geçmemize imkân vermektedir. Otoban çıkışı son istasyon ise Kadir Gecesidir.
Kadir Gecesi, Müslümanlar için enerji depolama alanıdır.
Ramazan Ay’ı içerisinde son fırsatı Kadir Gecesini değerlendirmekle yakalayabildik mi?
Ramazan ayını değerlendirmek için neler yaptık? Kadir gecesini değerlendirmek için ne yaptık? Ramazan ayında tuttuğumuz Oruç bize yaradı mı?
Oruç tuttuk, ama oruç da bizi tuttu mu? Hangi şeyden tuttu derseniz; asabiyet’ten (sinirlilik), Öfke’den, hırstan, yalandan, hasetten (kıskançlık), cimrilikten, riyadan (gösteriş) bizi tuttu mu, alıkoydu mu? Bizi bu tür kötü hasletlerden uzaklaştırdı mı?
Bireysel olarak herkes kendi hesabını yapar. Kişinin kâr da mı, yoksa zarar da mı olduğu kişiler tarafından yapılan muhasebe ile anlaşılır. Ancak toplumu gözlemlediğimizde yaşanan birçok olayla durumun iyi olmadığı anlaşılmaktadır.
Ramazan Ay’ı başlangıcında ilimizde yaşanılan alacak-verecek kavgası neticesinde insanların öldürülmesi durumumuzun vahametini göstermekteydi.
Akabinde maddi hırslar yüzünden çıkan kavgalarda insanların birbirini yaralaması “Ne oluyor bizlere?” dedirtecek duruma getirdi bizleri. Peki, ne oluyor bizlere ki, Ramazan Ay’ında daha hoşgörülü, kanaatkâr ve sakin olmamız gerekirken; daha hırslı, asabi ve hiddetli oluyoruz?
Sanırım, bizler toplum olarak ne İslam’ı ne de Ramazanı tam olarak tanımışız.
Bizler yüzeysel bilgilerle sürdürdüğümüz İslam’ın faydasını görememişiz ve göremiyoruz. İslam’ı bilenlerimizin dahi içine sindiremediği bir toplum da bu tür olayların olması da doğal olarak kaçınılmaz oluyor.
Eğer öyle olmasa idi. Bu kadar söylenmesine ve ikaz edilmesine rağmen anız yangınları olur muydu? İçinde binlerce canlıyı barındıran toprağı ateşe verenler acaba İslam’dan ne kadar nasibini almıştır?
Bırakın onları insanları dahi “Çıkar uğruna, hırs uğruna, haset adına, kin adına, yalan-dolan adına, şeytan adına” gözünü kırpmadan öldüren İnsanlara ne demeli?
Peki, bu tür İnsanlar İslam’dan ne kadar nasiplenmişler?
Ne yaptık, ne ettikse hepsi deftere kaydedildi. Kaçan ya da kaybolan bir şey yok. “Kim ne yaptı ise kendine yaptı” derler ya işte aynen öyle, Kim ne yapmış ise zerre miktar kaybolmadı ve kaybolmayacak.