- 15-06-2017 21:57
- 2
Hasat dönemi geldi.
Anız yangınlarının sinyalleri yavaştan yanmaya başladı.
Sitemli vatandaşlar şimdiden tepkili…
Çevreciler ise şimdiden teyakkuzda.
Habire açıklama yapıyorlar,
İlgili kurumları göreve davet ediyorlar,
Anız yangınlarına karşı önleyici tedbirlerin alınması gerektiğini belirtiyorlar.
Basın da işin bir ucundan tutuyor, bu çağrıları özene bezene işleyip sayfalarına taşıyor.
Hem de dev başlıklarla…
Sonrası…
Fiyasko…
Çünkü görünüşe bakılırsa, ilgili kurum ve birimler, hallerinden memnun.
Zira gören, takan, okuyan yok…
Bir iki formalite toplantı dışında, geçen seneden farklı bir yol izleneceğe benzemiyor.
Yani bildik;
Birkaç çiftçinin katılımı ile bilgilendirme toplantısı,
Birkaç muhtara, “anız yakanları ihbar edin” talimatı,
Bir ihtimal, camilerde “anız yakmayın” hutbesi,
“Anız yakanlar cezalandırıldı, cezalandırılacak” açıklamaları…
“Şu tarladaki anız yangını, şu kadar ekiple söndürüldü, kurumlar, böyle profesyonel bir ekip oluşturdu” demeçleri…
Gerisi fasa fiso…
Şimdi;
Hasat başlar,
Bilinçsiz çiftçi, hasat yaptığı arazide kalan yabani otları, tarım aletleri ile temizlemek yerine bir kibrit çöpü ile ateş yakıp küle dönüştürür,
Toprak, can çekişir,
Havaya kara dumanlar salınır, püfür püfür…
Anız yangınlarından yayılan partiküller, 5 dakika önce yıkadığımız balkon ve camları, kapkara bir örtüye dönüştürür,
Nefes almamız zorlaşır,
Astım hastaları Allah’a emanet edilir,
Trafikte görüş mesafesi düşer de düşer…
Yani hep aynı hikaye…
Demem o ki, boşa nefesinizi harcamayın…
Bizde bu şans, onlarda bu “sorumsuzluk” olduğu sürece zor dostum zor…