- 30-03-2017 18:46
- 104
Referandum için seçim çalışmalarının startı verileli çok oldu.
İpi kimin göğüsleyeceği merak konusu.
Takımlar tutuldu.
Cümbür cemaat, sahalara hurra bir iniş yapıldı…
Çeşitli rivayetler dolanıyor ortada.
Bazı anket şirketleri “evet”i, bazısı ise “hayır”ı, bu seçimin galibi olarak gösteriyor.
Anket sonuçlarına bakılırsa, her iki durumda da oranlar arasında devasa bir fark yok.
Yani anket sonuçlarına göre Türkiye, kıl payı “evet”in ya da “hayır”ın kıyısından dönüyor.
Gerçekte böyle mi sizce?
Yani Türkiye halkları “evet” ve “hayır” arasında bocalayıp duruyor mu yoksa ortalıkta “göstermelik evet-hayır’cılar mı dolanıyor?” orası bir bilmece…
Siyaset arenasına bakılırsa, 16 Nisan’a kadar bu yarışın daha da kızışacağı ortada.
Bu kızışmanın en iyi yanı ise toplumun zekasına yaptığı “yüksek voltaj” etkisi…
Öyle ki toplumun zekası, daha bir sivrileşiyor seçim dönemlerinde.
Seçim dönemlerini kendine dert edinen ve işi gücü “seçim laklakı” yapmak olan bir kesim türeyiveriyor birden.
Herkes uyurken, klavye başına geçip ya da eskimiş gazete kupürlerini karıştırıp ortaya malzeme çıkarıyor bu kesim…
Sabaha bir curcuna ile uyanıveriyoruz velhasıl,
Seçim sloganları üzerinde ince işçilikle oynamalar yapılıyor mesela.
Düne kadar güle oynaya dinlediğimiz şarkılar bir bakıyorsunuz bugünün seçimine uyarlanmış. Öyle bir uyarlanmış ki sanırsın toplumun 4’te 3’ü bestekar…
Diğer yandan Kamuran Akkor’dan “Evet mi-Hayır mı, söyle nedir senin bana cevabın…” ile başlayan nostalji yolculuğu, Ümit Besen’in “nikah masasına” kadar sürüveriyor dilimizde…
Hele sosyal medya hesaplarındaki caps’ler…Yaratıcılığın tavan yaptığı foto-resimli göndermeler…Yaratıcılıktan ölecek noktaya gelen seçmen, siyasetçilerin çocukluk dönemine kadar bir yolculuğa çıkıyor seçim gününe kadar.
Nerede bir gaf yapmış, kime nerede-ne vaatte bulunmuş, gidip bulup tarihin en derin yerinden, tutuveriyor yakasından ve hooop bugüne…
Anlayacağınız deyim yerindeyse bir nefretler atışması…
“Ülke’cek seçim heyecanı içindeyiz” desem yalan olur.
Seçimi bu denli önemli kılan duygu, bence sadece korku…
“Evet çıkarsa şöyle olacak”lar
“Hayır çıkarsa böyle yaşanacak”lar…
Bir felaket tellallığı…
Bir sonu gelmez kehanetler zinciri…
Herkeste, her yerde, her iş kolunda bir “ne olacak” kaygısı…
Okullarda, kahvehanelerde, çalışma bürolarında, iş yerlerinde, parkta, sokakta, tandır başında ve hatta nikah masalarında konuşulan tek konu “16 Nisan Referandumu”
Nikah masalarında mı?
Yalan değil, wallahi doğru söyledim.
Şu günlerde Batman’da evlenen birçok çift, nikah memurunun yönelttiği “A kişisini karı-kocalığa kabul ediyor musun?” sorusuna
“Cevabım Evet ama oyum Hayır” ya da
“Cevabım da Evet, oyum da Evet” diyerek yanıtlıyormuş…
Hatta “16 Nisan’a kadar nikah masasına bile otursam cevabım ‘hayır’ olacak” diyenler de varmış aramızda…