- 01-06-2018 19:23
- 17938
Bir meslek dalında etkinlik arttıkça, entrikalar, ihanetler, adam satmalarda artar.
Gazetecilikte en etkin meslek dallarından birisidir.
İş böyle olunca da piyasa da güvenecek, sırt dayanılacak adam bulmakta zorlanılır.
Azdırlar, belki sağdan say üç, soldan saysan yine üç!
Gazetecilik macerama 2000’li yılların başında Gap gazetesinde başlamıştım. 2002 yılında da daha 25 yaşındayken haftalık yayın yapan kendi gazetemi kurmuştum.
Bizde üç kişiydik. Avukat - Eğitimci Diyaettin Temiz, Felsefeci Ruhi Dağlı ve ben. Yaşıttık üçümüzde.
Hareketliydik, idealisttik, bir şeyler değiştirebileceğimize inanıyorduk.
Bize 3-5 ay ömür biçmişti meslektaşlarımız. Ama azmettik çalıştık. Kısa sürede çok yol aldık. Okunuyorduk, tavsiye ediliyorduk, fark yaratıyorduk. Olaylara çok farklı açılardan yaklaşıyorduk.
Kimseye ekonomik veya siyasi bir bağımlılığımızda yoktu. Işık Gazetesi koymuştuk adımızı ve bu şehri Işıklandırmak için çalışıyorduk. Başta "üç çocuk" olarak görülen bizler, kısa sürede çok ciddi rakipler olmuştuk.
Sarı basın kartı içinde başvurumuzu yapmıştık. O zaman çok az kişide bulunuyordu sarı basın kartı ve çok önemli bir itibar vesilesiydi. Şartlarımızı yerine getirip 1 yıllık bekleme süremizi tamamladığımızda, kartımızın gelmesini beklerken, dosyamızın sümen altı edildiğini öğrendik. Yani Batman’ın sahibi olarak dolaşan birileri bizim dosyayı Ankara’ya hiç göndermemişti. Bu kez valilik kanalıyla gönderdik dosyayı ve bir yıllık rutin bekleme süresinden sonra 2014 yılında sarı basın kartını da almış olduk.
Meslektaşlarımız bu yükselişe bir çözüm(!) yani önümüzün kesilmesi için bir problem oluşturmak için toplanmışlar. Matbaası olmayan gazeteleri kapatalım diye de bir karar almışlar.
Sağlam çözümdü kendi açılarından, hem olayı direk çözeceklerdi, hem kimse onlara bir şey diyemeyecekti.
Kendi aralarında anlaşıp, gazetesi olmayan matbaaları da uyarıp(!) gazetenin basılmasını engelleyeceklerdi.
Kararı, ben Hasankeyf’te bir programı takip ederken hafta sonu telefonla tebliğ ettiler. Sonraki gün baskı vardı ve bu kadar kısa sürede çözüm üretme şansımız çok düşüktü. Yani infaz çok kısa sürede gerçekleşecekti.
Rest çektim ve öyle bir kararı tanımadığımı bildirdim, o zamanın baronlarından ama şuan piyasa da olmayan abiye. Bu baskıyı yapmaya mecbursunuz ama sonrası için herkes kendi yoluna bakar demiştim.
O baskıyı yaptık ve şehirdeki tüm matbaaları gezmeye başladık.
Hepsi aynı cevabı veriyorlardı. Dişimiz tırnağımızla kurduğumuz emek verdiğimiz, büyük hizmetlere vesile olduğumuz gazetemiz, ellerimizden kayıyordu. Bazı kurumlar bize destek çıkıp, Diyarbakır’da bir tesiste basmayı teklif ettiler. Allah onlardan da razı olsun.
Ama biz son kapıya kadar çalacaktık.
İşte o zaman yollarımız kesişti. Sonsöz gazetesi ve Ercan Atay ile.
Sonsöz Gazetesi de haftalık yayın yapıyordu. Oda benim gibi gazetenin hem sahibi ve sorumlu yazı işleri müdürü idi. Ercan abiye, gazetemizi basar mısın diye sorduğumda, hiç tereddütsüz, basarım demişti.
Zaten basının görevi de basmaktı.
Basmayanlar, basının kirli yüzüydü.
Aslında bizde hep doğruları yazarak, o kirli yüzleri ifşa ediyorduk. Halk bize rağbet ediyordu buda o birilerini rahatsız etmişti. O rahatsızlar, Ercan abiye de gelmişti, basmayacaksın demişlerdi.
Ercan abi ise: “gerekirse ben o gazeteyi bedava da basarım, kimse de bana hiçbir şey diyemez” demişti.
Dar günde mertliğini göstermişti Ercan abi.
Beraber çalıştık. Aynı matbaa da iki gazete basıyorduk.
Sonra Batman Gazetesi haftalık yayından, günlük yayına geçince Nizamettin İzgi ile birleşme kararı aldılar. Sonsöz Gazetesinin yayınına ara verip, Batman Gazetesinde beraber çalıştılar. Bir süre sonra bana da beraber çalışmayı teklif etti Ercan abi. Ona güveniyordum ve onunla çalışılabileceğini biliyordum. Yaklaşık 8 yıllık aradan sonra Işık gazetesinin yayınını durdurup, Batman Gazetesinde çalışmaya başladım. Çok güzel işler çıkarıyorduk. Ben haftanın 6 günü yazıyordum.
Batman’ın en eski gazetesi kısa sürede çok güzel işler çıkardı. 2014 yılına kadar. 2014 yılında yaşanan bazı anlaşmazlıklar yüzünden Ercan abi Batman Gazetesinden ayrılma kararı aldı. Benimde orada bulunma sebebim Ercan abi olduğu için bende onunla birlikte ayrıldım.
Sonsözü yine beraber söyleyecektik. Yayına virgül koyan Batman Sonsöz, 2014 Haziranında tekrardan, günlük ve vasıflı 4 gazeteden biri olarak yayına başladı.
Ekibimiz çok renkli ve sağlamdı. Hepimiz dünyaya farklı bakıyorduk ama birbirimizi tutuyorduk. Daha doğrusu Ercan abi bizi bir arada tutuyordu. Farklı renk ve sesleri bir arada tutmak çok zordu ve Ercan abi bunu çok iyi yapıyordu.
Çünkü herkes onu seviyor ve güveniyordu.
Arada onunla da atışıyor, tartışıyor, kavgalar ediyorduk. Bazen çok sert kavgalarımızda oldu lakin şunu iyi biliyorduk, “bu adam, adam satmaz”.
Bazen biz haklı oluruz, bazen o ama biz birimizin içini bildiğimiz için bu kavgaları zenginlik olarak algılıyorduk.
Çok güzel işler yaptık, darbe sürecinde ayakta kalan, kapatılmayan tek vasıflı gazete idik. Dalgalarla boğuştuk, badireler atlattık ama diktik. Boyun eğmedik.
Dengeleri koruyabildik. Hakkın adını, milletin huzurunu, memleketin bekasını her şeyin üstünde tuttuk.
Bugün, ikinci doğumdan sonraki beşinci yaşımıza girdik. Mutluyum gururluyum.
Bu gazeteye olan sıkı bağlarımın hikâyesini siz değerli okuyucularımla paylaşmak istedim. Eminim diğer ekip arkadaşlarımın da farklı hikâyeleri vardır.
Nice yıllara Sonsöz, hep beraber inşallah…