Normalleşsek mi?

Normalleşsek mi?

Normalleşmek mümkün mü? Önünüzde kaçıp duran sizinse kovalamaktan vazgeçmediğiniz bir kelime normal.

Normal dediğimizde sözlükler şu tanımı koyar önümüze: alışılagelene, kurala uygun olan, şaşılacak bir yönü bulunmayan, olağan.

Her gün yaşamak zorunda bırakıldığımız durum yukardaki tanıma ne kadar uyar.

Yaşadığımız alışılagelene uygun mu?

Değil.

Bir kurala uygun mu?

O da değil. Şaşırdık mı?

Atık şaşmıyorum desek de şaşırmaktan alıkoymuyorlar bizi.

31 Mart’ta bütün memleket sandıklara iradesini emanet edip belediyelerini, şehirlerini yönetecekleri seçtiğini düşünüyordu ki yedi küsur ay sonra, milletin seçmedikleri, ellerindeki gücü kullanarak oyunbozanlık etti.

Ve kayyım atadı.

Hangi gerekçeyle?

YSK’nın seçimden önce görmediği, ya da görmeyi böyle bir gün için ertelediği gerekçelerle.

Kayyım, anti demokratik bir sistemdir. Bunun tartışılacak, normalleştirilecek, hazmedilebilecek hiçbir yanı yok. Kayyım atayanlar dahi, bunun antidemokratik bir yöntem olduğunu bilir, dillendirir ve inkar etmez. Ama oyla alamadıkları belediyeleri de antidemokratik olduğunu bildikleri yöntemlerle almaktan da geri durmazlar.

Üç mü dört mü kaç dönemdir, peş peşe halkın oylarıyla seçip Belediyeyi emanet ettikleri Başkanları koltuklarından indirerek iktidarın atadığı Valiyi Belediye Başkan Vekilliğine de atamasına ne demeli? Normal mi?

Ya da hala demokrasiye inanmak ve seçime gidip alacakları belediyeleri kayyımlara kaybedecekleri bir seçime ve zaferine inanmaya ne demeli?

Normal mi?

Nedir normal? Yerel yönetimleri kayyım marifetiyle çözümsüzlüğe hapsederken, İmralı’yı çözümün adresi olarak göstermek mi?

Normal nedir? Silahlı örgütün başını, Öcalan’ı içerden meclise davet ederken, meclisten içeri aldıklarını, Demirtaş’ı görmezden gelmek mi? İçerde tutuklu bulunan şahısların özgürlüğü üzerinden yargıyı siyasetin pazarlığına dönüştürmek mi?

Hangisi normal?

Halkın belediyelerini halka kapatıp halka karşı korumak mı?

Normalin tanımını bulamıyoruz ki normalleşelim.

Anormalle gömüldük ki o kadar, istediğin kadar eşele, normalleşebilmek mümkün değil.

Bir eşşeğimiz var. Vur sırtına istediğin yükü, bana mısın demez. Bildiğiniz normal eşek.

Açlığı vur anca anırır, sopayı vur anca bağırır, susuzluğu vur, cinayeti vur, intiharı vur, tutsaklığı, şiddeti, ne bulduysan vur sırtına. İşsizliği, kimliksizliği, dilsizliği.

Dört beş yılda bir, aklına karpuz kabuğunu düşür yeter ki sonra vur sırtına yükü.

Bizden anca normal eşek olur, normalleşmek mi o biraz değil epey zor.             

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ