- 07-12-2021 00:12
- 06-12-2021 18:01
- 4606
Hayat pahalılığının giderek arttığı aşikardır. Özellikle temel ihtiyaçların başında gelen gıda fiyatları artmaktadır.
Gıda fiyatları fahiş artışlarla alım gücünü azaltmaktadır. Ancak sadece gıda fiyatları değil giyim, sağlık, ulaşım vs her şey arttıkça artmaktadır.
Peki, bu artışların bir sonu olmayacak mı? Çünkü özellikle dar gelirli ve sabit gelirli vatandaş son 3-4 ay içinde gelirinin önemli bir kısmını kaybetti.
Hükümet Eylül ayından bu yana yeni bir ekonomik model üzerinde çalışıp yürürlüğe koyduğunu ifade etmektedir.
Her ne kadar tam olarak adlandırılmasa da Çin Modeline benzer bir modelin yürürlükte olduğu zaman zaman ifade edilmektedir.
Bu ekonomik modele göre ifade edilen; faiz düşürülünce döviz kurları yükselecek, doğal sonuç olarak Türk lirasının değeri düşecek, böylece ihracat artacaktır.
İhracatın artması ile üretim artacaktır. Üretimin artması istihdamın artmasına vesile olacaktır. Böylelikle kalkınma gerçekleşecektir.
Bu ekonomik modelde ayrıca ve en önemli başlıklardan biri de faizin düşürülmesi ile kredi faizlerinin düşmesi ve böylelikle yatırımın artmasıdır.
Düşük kredi faizleri ile yatırımcı yatırım yapmaya teşvik edilecek. Sanayici düşük faizli kredi ile yatırımını genişletecek.
Tabii burada dikkat edilmesi gereken bir nokta vardır. Vatandaşın özellikle sabit gelirli ve dar gelirli vatandaşın alım gücünün düşmesidir.
Alım gücü düşen vatandaş, giderlerde ister istemez kısıntıya gidecektir. Kısıntıya gittiği zaman piyasa daralacaktır.
Piyasa daraldığı zaman doğal olarak tüketim azalacaktır. Tüketim azaldığı zaman üretim de azalmak zorunda kalacaktır.
Üretimin azalması üretimde istihdam olunan çalışanların sayısında azalma yaratacaktır. Bu da ekonomik daralma anlamına gelecektir.
Ancak Yürütmenin öncelliği sanırım ihracattır. İhracattın artması ve ithalattın azalması cari açığı kapatacaktır.
Göz önünde tutulması gereken bir şey de yapılacak üretim için gerekli olan hammaddenin ithal edilip edilmeyeceğidir.
Eğer üretim için hammadde ithali artacaksa cari açık yine kapanmayacaktır. Bu durumda hammaddenin yurtiçinden sağlanması gerekir.
Diğer taraftan piyasanın istikrara kavuşması, vatandaşın özellikle sermayesi olmayıp sabit ve dar gelirlinin ezilmemesi adına önemlidir.
Piyasanın denetlenmesi ve kontrol altına alınması fakirleşen kesim için ivedilik arz etmektedir. Zira insafsız ve izansız artışlar söz konusudur.
Kimileri döviz kurları artışının fevkinde fahiş fiyatlarla etiket basmaktadırlar. Kimi döviz kurları ile bağlantılı olmamasına rağmen piyasa artışı bahanesiyle fahiş artışa neden olmaktadır.
Hemen hemen herkes fırsat bu fırsat deyip; gıda malzemesini, giyim malzemesini, sağlık hizmetini artırmaktadır.
Geçen gün bir dostum her zaman tandır ekmeği aldığı yerden ekmek aldığını ve fiyatın üç liradan beş liraya çıkarıldığını söyledi. Denetim yapılmıyor mu? Diye sorusunu da ilave etti.
Denetim konusu sıkıntılı bir konu. Zira sadece bu konu değil birçok konuda denetim eksikliği yaşıyoruz.
Denetim eksikliği yaşandığı için de ölçü kaçmaktadır. Ölçüyü kaçıranlar, fahiş fiyat artışına neden olanlar, stokçuluk yapanlar bilsinler ki mizandan kaçamazlar.
İsmail Hakkı TANYILDIZI 3 yıl önce