- 16-05-2018 21:55
- 26
Oruç, İslam’ın beş esasından biridir. Akıl ve balığ olan her kes için farzdır.
Hasta ve yolcular tutamadıkları oruçlarını uygun zamanda kaza etmeleri gerekir.
İyileşme imkanı olmayan veya aşırı yaşlılıktan dolayı tutmadıkları orucu kaza edemeyecek olanlar tutamadıkları her gün için birer fidye vermesi gerekir.
Allahın rızasını kazanmak O’nun emrine uygun ibadetle mümkündür.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem bize Allah’ın emrine uymanın neler ve nasıl olduğunu, yaşayarak ve anlatarak göstermiştir.
O’(sas) nu dinleyen ye yaptıklarını yapmaya çalışan sahabe de başkasına anlatmış ve öğretmişlerdir. Öğrenme, öğretme ve yaşama zaman içinde mezhep adını almış, günümüze kadar İslam özünden ve aslından hiçbir şey kayıp etmeden sağlıklı biçimde gelmiştir.
Günümüzde bazılarının mezhepleri kabul etmemeleri, hadisleri “Zayıf hadis ve peygamber sallallahu aleyhi ve sellem sözü olmaya bilir” şüphesini beyinlere yerleştirmeye çalışması veya “bize Kur’an yeter” demeleri doğru olmadığı gibi iyi niyetli de değildir.
Bizlerin de bu tür kötü niyetli insanları dinlemeyip, Allah’ın emrine en uygun nasıl uyulur, rızası kazanılır ve ibadetler yerine getirilir?
Araştırmak ve bilmek gerekir.
Din, İnsanın yaratılıştaki gayeye ulaşabilmesi için, takip edilmesi gereken yolu gösteren ilahi bir nizamdır. İnsanlar tarafından teşhir edilen kanun ve nizamlar din değildir.
Dinde fazlalık veya eksiklik yapmak doğru olmadığı gibi büyük günahtır.
Ramazan orucu, Kur’an ayetleri, Peygamber sallallahu aleyhi ve selemin sünneti ve icmai ümmetle sabit olup inkarı küfürdür.
Bakara surersi 183 ayet:
“Ey iman edenler, sizden öncekilere farz olduğu gibi, sizin üzerinize de oruç farz kılındı. Ki oruç sayesinde fenalıklardan korunasınız.”
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem:
“İslam beş esas üzerine bina edilmiştir:
Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed sallallahu aleyhi ve selemin O’nun kulu ve elçisi olduğuna Şehadet etmek, Namaz kılmak, Zekat vermek, Kabe’ye haccetmek, Ramazan orucunu tutmaktır.”
İslam’ın beş temelinden biri olan oruç Ramazan orucu olup fecri sadıktan (imsak vakti) başlayıp güneşin batışına kadar kişinin kendisini yemekten, içmekten ve cinsi münasebetten muhafaza etmesidir.
Hicretin ikinci senesi bir başka deyişle İslam dinini gelmesinden 15 yıl sonra Medine’de farz olmuş o gün bu gündür tüm ehli imanın gücü yeten ve şartları uygun olanlar hep tutmuşlarıdır biz de tutacak ve bu ibadet kıyametin kopma anına kadar devam edeceğidir.
Bu ibadet, Şaban ayının 30 bulması veya hilal (ay’ın) görünmesiyle Ramazan orucu başlar.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem:
“Onu, (ay’ı) gördüğünüzde oruç tutunuz, gördüğünüzde de orucunuzu açınız (Bayramınızı yapınız) üzerinde bulut olursa, Şaban ayının sayısını otuz güne tamamlayınız.” (Buhari)
Oruç’un vacip olmasının şartları:
1-Müslüman olmak,
2-Baliğ olmak. Çocukların itiyad haline gelmesi için velisi kendisine oruç tutturmakla yanı çocuğu oruca alıştırmak ve sevdirmekle mükelleftir.
Bazı anne-babaların çocukların heveslerini kırmaları oruç tutmak isteyen çocuklarına “küçüksün tutma” demeleri yanlıştır.
Özellikle sahur yemeğine onları kaldırmamaları veya kalkan çocuklarını “uyu büyünce tutarsın” demeleri en büyük yanlıştır.
Olması gereken onların bu ibadetin önem ve manasını kavramlarına yardımcı olmak, heveslerini kırmamak ve onları teşvik etmektir.
3- Akıllı olmak.
4- Oruç tutmağa gücü yetmek. Çok yaşlı veya hasta olup iyileşme ümidi olmayan veya oruç tutmasına ömür boyu mani bir hastalığı, adil ve dindar bir doktor tarafından tespit edilen kimseler oruç tutmadıkları günlerin yerine fidye vermeleri gerekir.
5- Temiz olmak. Kadınlara mahsus olan bu hal, onların hayız ve nifas durumlarında tutmadıkları oruçlarıdır ki tutmadıkları günleri aynı yıl içinde uygun bir zaman diliminde oruçlarını tutmaları gerekir.
6- Sıhhati yerinde olmak, hasta olup oruç tuttuğunda hastalığını artacağını, iyileşmesinin gecikeceğini, adil bir doktor veya tecrübesi ile sabit olursa oruç tutmayabilir ve iyileştiğinde o yıl içinde tutamadığı günleri uygun bir zamanda kaza eder.
7- Mukim olmak. İkamet etiği yerden en az 82 km uzaklıktaki bir yere geçici bir süreliğine giden kişi de oruç tutmaya bilir ve aynı yıl içinde uygun bir zamanda kaza etmesi gerekir.