- 13-05-2019 20:07
- 18
Yerine getirdiğimiz ibadetin nasıl yerine getirmemiz gerektiği konusunda bilgi sahibi olmamız lazım.
Başka bir tabirle "ma vecebe aleyh" dediğimiz kişinin yapmakla mükellef olduğunu ve nasıl yapması gerektiği konusunda bilgi sahibi olması gerekir.
Yapmamız farz olan ibadetlerden biri de Ramazan orucu olduğunu değinmiştim.
Oruç: Tutmaya ehil kimselerin niyet ederek fecrin doğuşundan güneşin batışına kadar, orucu bozan şeylerden korunması ile tutulur.
Hanefi mezhebine göre orucun farzları:
1-Niyet etmek
Kişinin yapacağı ibadeti kalp ile tasdik etmesidir.
Herhangi bir oruca kalp ile niyet kâfidir.
Oruç için sahura kalkılması da bir niyet demektir. Fakat niyetin dil ile de yapılması menduptur.
Eda edilen Ramazan-ı şerif, zamanı tayin edilmiş adak, herhangi bir nafile oruç için niyetin vakti güneşin batışından, yani gecenin başlangıcından istiva-kaba kuşluk zamanına kadar devam eder.
Bütün kaza, kefaret ve zamanı tayin edilmemiş adak oruçları için niyetin geceleyin veya ikinci fecr (şafak)ın tam ilk kısmında -başlangıcında- yapılması şarttır. Ve bunları niyette tayin etmek de lazımdır.
Ramazan-ı şerif'in her günü için ayrıca bir niyet lâzımdır. Çünkü araya geceler girmektedir ve her günün orucu başlıca bir ibadet bulunmaktadır.
2- Hayız ne nifas olmamak.
Bu durumda olanlar kadınlar temizlendiklerinde yıl içinde uygun bir zamanda yedikleri gün kadar oruçlarını kaza etmeleri gerekir.
3-Orucu bozan hallerden uzak durmak.
Yeme, içme, cinsi ilişki, hayız ve nifaz gibi.
Şafii mezhebi:
1- Müslüman olmak
Müslüman olmayanlara oruç farz değildir.
2-Akıllı olmak.
Delilere de oruç farz değildir.
3-Hayız ve nifasli olmamak
4- Niyet etmek.
Niyetin şartları:
a - Kalb ile olması. Sadece dil ile getirilir ve kalp ondan gafil olursa sahih değildir. Hem kalp, hem dille getirilirse daha iyidir.
b - Tayindir. Yani Ramazan, veya nezir gibi.
c - Gece vakti getirmek. Şayet gece vaktinde getirmezse Hanefi mezhebini takliden zevaldan evvel getirsin, bilahare bir gün kaza etsin.
d - Niyetin kesin olması. Binaenaleyh bir kimse Şabanın otuzuncu gecesinde: Yarın Ramazan ise farz orucumu niyet ettim, dese bu niyet muteber değildir.
Bu şartlara uygun davrananlar fikhen oruç tutmuş olurlar.
Fikhen orucu bozmasa da bazı davranış ve sözler orucun sevabını azaltabilir.
Yalan söylemek Allahın çirkin gördüğü ve Müslüman’ın yapmaması gereken bir davranmışken oruçlu için bir başkadır.
Peygamber sallahu aleyhi ve sellem:
“Her kim yalan söylemeyi ve yalanla amel etmeyi bırakmazsa, o kimsenin yemesini içmesini bırakmasına Allah’ın hiçbir ihtiyacı yoktur.” (Buhârî, Savm, 8)
Gıybet dedikodu ve kötü söz söylemekte oruçluya yakışmaz.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem:
Oruç kalkandır. Biriniz oruç tuttuğu gün kötü söz söylemesin ve kavga etmesin. Şayet biri kendisine söver ya da çatarsa: ‘Ben oruçluyum’ desin.
Oruç ile bedenimizi terbiye ederken ruhumuzu, hissimizi ve duygularımızı da oruç ile güzelleştirmeliyiz.
Bediuzzaman:
"Nefis Rabbisini tanımak istemiyor, firavunane kendi rububiyet istiyor. Ne kadar azablar çektirilse, o damar onda kalır. Fakat açlıkla o damarı kırılır. İşte Ramazan-ı Şerifteki oruç doğrudan doğruya nefsin firavunluk cephesine darbe vurur, kırar. Aczini, zaafını, fakrını gösterir. Abd olduğunu bildirir.
Hâdisin rivayetlerinde vardır ki: Cenab-ı Hak nefse demiş ki: "Ben neyim, sen nesin?" Nefis demiş: "Ben benim, sen sensin!" Azab vermiş, Cehennem'e atmış, yine sormuş. Yine demiş: "ENE ENE, ENTE ENTE." Hangi nevi azabı vermiş, enaniyetten vazgeçmemiş. Sonra açlık ile azab vermiş, yani aç bırakmış. Yine sormuş: "MEN ENE VEMA ENTE?" Nefis demiş:
ﺍَﻧْﺖَ ﺭَﺑِّﻰ ﺍﻟﺮَّﺣِﻴﻢُ ٭ ﻭَﺍَﻧَﺎ ﻋَﺒْﺪُﻙَ ﺍﻟْﻌَﺎﺟِﺰُ
Yani: "Sen benim Rabb-i Rahîm'imsin, ben senin âciz bir abdinim." (Mektubat)
Selam ve dua ile...