Oyuncular bizim oyuncularımız mı?

Oyuncular bizim oyuncularımız mı?

Komedi programları toplumu ahlaksızlaştırma için birbirleriyle yarışıyor.

Oyuncuların komedi adı altında yemedikleri halt yok.

Sözüm ona espri yaparak halkı güldürüyorlar. Bir çok skeçte halkın manevi ve geleneksel yapılarını hicivlerle değersizleştiriyorlar. Ne hikmetse çoğu zaman halkın manevi alanlarını ele alıyorlar.

İçki,zina, eşcinsellik, ahlaksızlık, edepsizlik, saygısızlık cinsel objeler, komedilerinin alt yapılarını oluşturuyor.

Eskiden espri ve hicivlerinde bir kalitesi vardı. Şimdi o kalite kalmadığı gibi bilinçli olarak ahlaki yozlaşma üzerine çalışılıyor.

Cumhuriyet dönemiyle başlayan bu süreç günümüzde de devam ediyor.

Muhakkak her filmde maneviyatın bir ayağını yıkmak için bilinçli bir figür, bir skeç oynanıyor.

İnançlara saldırı oyuncuların olmazsa olmazları…

Örneğin Ferhan Şensoy’lar, Recep İvedik’ler, Müjdat Gezen’ler,  İlyas Salman’lar, Cem Yılmaz’lar ve bunlar gibi adını saymadıklarımız…

Bu tür sanatçılar, her film, oyunda muhakkak dini veya maneviyatı alaya alıp değersizleştirmek için bir şeyler yapıyorlar.

Yaptıkları filmlerdeki İmam tiplemelerine bakılacak olursa şüphesiz ne kadar haklı olduğumuz ortaya çıkıyor. On yıllardır sinemalar ve oyuncuları batılıların değirmenine su taşımaya, halkımızı yozlaştırıp Batılılaştırmaya, onlara hayran bırakmaya çalışıyorlar. Bunun içinde başvurmadıkları yol kalmıyor.

Ülkemizde ki istisnaları saymazsak yapılan hemen hemen her filmde geçmişimize, gelenek ve göreneklerimize, inançlarımıza hakaret eden, alayaalan, küçük düşüren, değersizleştiren anekdot veya skeçler bulunuyor. Bunlar tabi ki bilinçli bir şekilde yapılıyor.

Geçmişte en meşhuru “Cumhuriyeti övmek ve geçmişe sövmek” için yapılan Kurtuluş Savaşının kahramanlıklarını anlatan “Vurun Kahpeye” filmi.

Altmışlı yıllarda yapılan film, sözüm ona inançlı olan halkımızı birer cani gibi göstermeye çalışıyor. Kendi yobazlıklarını aklıselim olan halka giydirerek “yobazmış” gibi göstermeye kalkışıyorlar.

Dindar halk,söz de Kurtuluş mücadelesi veren bir askeri komutanın sevgilisini sırf bir dedikodu üzerine taşlarla linç ederek öldürdüklerini gösteriyorlar. Halkı kışkırtanlar ise sarıklı, cüppeli, tesbihli şalvarlı İmamlar. İmamlar yobaz halkın başında birlikte saldırarak zavallı masum bir kadını taşlarla öldürüyorlar.

Hakikatte ise bu olayın hiçbir gerçekliği yok. Tamamen algı oluşturma üzerine kurgulanmış.  Tarihimiz boyunca hiçbir kadın şahitsiz delilsiz bir şekilde başoboş halk tarafından böyle birşey gerçekleştirilmemiş. Bir kadının dedikodularla öldürüldüğü görülmemiş. Böyle bir olaya rastlanmamış.

Tamamen uyduruk bir Senaryo…

Bu oyun ve hilelerle kuzey doğuda Rus ve Ermenilerle, Batı da Yunan ve Bulgarlarla, Güney ve doğuda ise İngiliz, Fransız ve İtalyanlarla canla başla mücadele etmiş, savaşmış, bu güçlere karşı hiçbir zaman boyun eğmemiş, telsim olmamış, ülkelerinin işgal edilmesine müsaade etmemişkahraman Alim, Şeyh ve dindar insanlarımızıhain; işgalci güçlerle işbirliğinde içinde olanları ise kahraman gösterebilecek kadar hakve hakikatten uzak senaryolar düzenlenmiş ve düzenlenmeye devam ediliyor.

İşgalci güçlerine karşı yurdun dört bir yanında mücadele vermiş, kanlarının son damlasına kadar düşmanla savaşmış insanlarımızı kötü göstermeye kalkışıyorlar ve de bunları bizlere tarihi tersyüz eden filmlerle yutturmaya kalkışıyorlar.

Yutar mıyız?

Maalesef yutanlar çok…

Bir çoğumuzbu kara propaganda ve algı operasyonlarına kanıyoruz.

Ne yazık ki bu işgalci güçlerle işbirliğine giren, Fransız mukallidi, ecnebi zihniyetli, yerli makjaylı aydınlar,ne yazık ki geleceklerini toplumlarının geçmişiyle savaşmak üzerine kurgulamışlar.

Tarihimiz boyunca oluşturdukları algı operasyonlarıyla İngiliz Uşaklarını birer kahraman, Milletin kahramanları ise cani olarak gösterebilmişlerdir.

Günümüzde de bu oyun oynanmaya devam ediliyor. Temelsiz ve asılsız iftiralarla, yüzyıl boyunca nesillerimizi dinden, imandan, İslam’dan, Allahtan, Peygamberdenuzaklaştırmayı başarıyorlar.

“Uzaklaştırma” ne kelime, Allah’a ve onun dinine düşman hale getiriyorlar.

Yeni yetiştirdikleri nesilleri eşcinselliğe, lezbiyenliğe, fuhşa, ahlaksızlığa, içkiye, kumara,yöneltmekten geri durmuyorlar.

Saygı, sevgi, dayanışma ve yardımlaşma gibi özelliklerin yerinebencil ve çıkarcı kişilikler oluşturuyorlar. Ve ne yazık ki bizler, onları seyredip alkışlayarak, farkına bile varmadan oluşturdukları algılara tutsak hale gelmiş bulunuyoruz.

Bunda en büyük suç tabi ki bizlerin…

Şuur ve idrakten uzak olmama dileğiyle Allaha emanet olunuz.  

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ