- 15-11-2020 19:11
- 10004
Özgürlük, basit anlamıyla, esaret altında olmama, yani hür olma halidir.
Bunu kim ister, kim istemez gibi bir soru, saçma gelebilir.
Lakin özgürlük herkese eşit şekilde dağıtıldığı zaman içi doldurulmuş bir kavram olur.
Güçlünün özgür, zayıfın sınırlandırılmış olma haline özgürlük denmez.
İşte bizim sevdiğimiz ve adına özgürlük dediğimiz şeyde tam olarak bu.
Yani biz özgür, bizden olmayanların canları cehenneme!
Biz derken kimi kastediyorum?
Toplumun neredeyse tüm katmanlarını.
Siyasi partiler, dernekler, tarikatlar, cemaatler, dinsizler ve bazı dini gruplar...
Güçlüysek her istediğimizi yaparız, diğerlerininse öyle bir lüksü olamaz!
Ezilmiş, bastırılmış, süründürülmüş gruplarda, ellerine ilk fırsat geçtiğinde, bunlara mütekabiliyet kabilinde kin besler ve ilk fırsatta bu kinlerini realize eder.
Özgürlük aslında sihirli bir kavram.
Kime ne kadar lazım olduğu ile alakalı tartışmalar devam ediyor.
Bu tartışmalar devam ederken de onunla birçok kazan kaynatılıyor.
Kaynayan kazanlar çoğu zaman irinleştirilip içimize içimize akıtılıyor.
Kimse, özgürlüğün sınırının, başkasının özgürlük sınırında sonlandığını konuşmuyor.
Biz özgürsek, ötekiler özgür olmamak zorunda.
Dolayısıyla onların bir özgürlük sınırı olamaz!
Hem onlar da bize bunu yapmıştı!
İşte bu özgürlük değil!
Buna başka bir şey deyin!
Ama demezler.
Niye, çünkü o zaman işin büyüsü kaçar.
Biz özgürüz, bize destek olanlar ve biz, yeri geldiğinde, kitleyi bu kelime ile sokağa dökebiliyoruz. Demek ki biz aynı zamanda özgürlük havarisiyiz!
Günümüzde kavramlar işte bu kadar grift!
Her şey tersiye imtihan oluyor.
Savaş sevdalıları, silah tüccarları, sömürgeci alçaklar, barış maskesi ile dolaşıyor.
Dünyaya hastalık bulaştıranlar, sağlık örgütü diye adlandırılıyor.
Komünistler, emperyalistlere hizmet ediyor!
Dini görünümlü bazı örgütler dinsizlere hizmet ediyor...
Bu kadar tezadın yaşandığı bir dünyada yaşamak zor.
Paronayak olup kafayı battaniyeye gömmek, ilk akla/başa gelen.
İkinci seçenek ise mücadele etmek.
Mücadele ederken de ne için nasıl ve kiminle mücadele ettiğini bilmek!
İşte bu bilinmemezlik çok kötü. Kavramlar ve insanlar o kadar boyalı ki ne yaptığınızı, kime ve neye hizmet ettiğinizi çoğu zaman kestiremiyorsunuz!
Unutmayın, 600 yıllık Osmanlı, özgürlük nidaları ile yıkıldı.
Padişah özgürlüğümüzü kısıtlıyor (istibdat) diyenler, İngiliz, Fransız, İtalyan, Hıristiyan, Yahudi ve ateist çizmeleri altında ezildiler.
Ezilmedik diyenler, onlara köle olanlar ya da şerefiyle savaşıp şehit olanlardı.
Geriye kalan bir avuç toprak ise onların kanunları, onların kültürü ve onların yaşam tarzıyla imtihan oldu.
Halen de olmaya devam ediyor.
Özgürlük dediniz öyle mi?
Oturun ve iyi düşünün, düşmanın eliyle gelecek özgürlük, esaretin en büyüğüdür!
Başkasının özgürlüklerini (makul çerçevedeki) kısıtlayacak özgürlükse, özgürlük değildir!
Özgürlük isteyin, özgür olun ama özgürlüğün ne olduğunu ve onun için kiminle yürüdüğünüzü, iyi müşahede edin