- 01-02-2015 19:11
- 22556
Doksanlı yıllarda insanlar, makam mevki kapmak, ya da var olanı korumak için Atatürk’ün arkasına sığınır, hanımının başını açar, eline de kadeh alıp poz verirdi…
AK Parti iktidarından sonra durum değişti. İnsanlar önce kadehleri koydu kenara, sonra namaza başladı. Namaz kılmasa bile cumalara mutlaka gider oldu. Kılmasa bile abdestsiz olarak gidip saflarda boy gösterdi. Camilerde görünürlük sağlandıktan sonra hanımların başına örtüler çekildi (söz geçirebilenler)!
Daha sağlam köşeler kapmak isteyenlerse, hemen Gülen hareketine iliştiler. Kadroların, makamların, ihalelerin yolu oradan geçiyordu. Haftada iki sohbet, 3-5 abonelik, güzel bir himmet, hooop, al sana nimet…
Gün geldi devir değişti. Yıl oldu 2013, Hükümet ile Gülen hareketi karşı karşıya geldi. Kavganın galibini kestiremeyenler, taraflarını da belirleyemediler. Ortada kaldılar! Hükümet gibi büyük bir gücü karşılarına almak istemedikleri gibi, bu gücü alt edip yeni bir imparatorluk kurmak isteyen cemaati de karşılarına almak istemiyorlardı.
Somut olarak bakıldığında kurumlarda ki hâkimiyet hükümetten çok Gülen hareketindeydi. Onun içinde ilk etapta büyük çoğunluk nötr durdu. Hükümet üstünlük sağlayınca da bu kaypak ruhlar, başladılar Gülencilere “paralel hain” demeye!
La, 2 dakika bir adam olun!
Döne döne kanınızdaki alyuvarlar çöktü, serum kaldı. Kansız olup çıktınız!
Düne kadar cemaat diye yırtınanlar, bugün çıkmış avazı çıkana kadar bağırıp hakaret ediyorlar.
Onların gerçek yüzünü yeni öğrenip tavır koyan, belli bir kesimi saymıyorum, onları zaten herkes biliyor. İyi niyetli saf kardeşlerimiz, zaten o saf ve temizlikleriyle oldukça kontrollü tepkiler veriyorlar.
Öyle abartılı tepkiler verenlerse, genelde içlerindeki o paralel kırıntıları perdelemek isteyenlerdir. Dün koltuk kapmak için paralelci olanlar, bugün o koltukları korumak için paralele sallıyorlar!
Bu paralel artıklar, bırakın bürokrasiyi, ticareti, siyaseti, AK Partinin içini bile kaptırmak istemiyorlar! Hala AK Partinin en kritik koltuklarına aday olabiliyorlar. İl Başkanlığından, Milletvekilliğine kadar…
Bakınca midem bulanıyor! Böyle iğrençlik olamaz! Daha dün (17–25 Aralık operasyonundan sonra) paralelci bir bürokratla bir STK temsilcisinin ihtilafında %100 haksız olan paralelcinin tarafını tutan, bu tarafgirliğini yalan ve iftira ile süsleyip, buna AK Partiyi alet edenler, bugün millet vekili olabilmek için en büyük paralel savar olmuşlar!
Yemezler kara sıçanlar, yemezler!
Artık istihbarat sizin anladığınız tarzda işlemiyor!
Biraz delikanlı olun. Hakkı tutmak, haksıza muhalefet etmek ya da hakka meyletmek yerine, haksıza taraf olmak, Hakka muhalefettir. Biz affetsek de Hak affetmez!
Ama biz de affetmeyiz. Batmanlının, Diyarbakırlının, Siirtlinin, Anteplinin hakkını yiyenler, Hakkın tokadını yemeliler!
Haksızlık yapıp dik duranlar, safını belli edenler, her şeye rağmen delikanlıdırlar. Gerçek dava adamı, fırtınalı havada da gemisine sahip çıkandır. İlk sallantıda gemiyi terk edenlerse farelerdir.
Herkesin içinde ki farelere dikkat etmesi gerekir. Dikkat edin, ıslaklar, çirkinler, sönük ve dağınıklar ama çok saldırganlar! Kurumlarda, cemiyetlerde, partilerde ve her yerdeler. Kendilerini gizlemek için her şeyi yaparlar. Düne kadar ekmeğini yedikleri kapıyı bile kırarlar ama içlerindeki fesadı hiçbir zaman silip süpüremezler.
Çünkü ruhu satılık olanların ne vatana, ne millete, hiç kimseye hayrı olmaz.
AK Parti ve Gülenciler savaşırken, bir taraftan gülencilere sallayıp AK Partide yükselmeye çalışırken, diğer taraftan Gülenci bürokrat ve mütahitleri koruyanları hepimiz görüyoruz. Bunları tepelerdekiler de görüyordur…!
Dik duran Gülencilerle dik duran AK Partilileri takdir ediyorum.
Bazı yanlışları görüp tavır takınanları da (her iki tarafta) anlıyorum.
Dönme dolap gibi her iki tarafı bir arada tutmaya çalışanlarıysa esefle kınıyorum. Bu tür kaypakları Allaha havale ediyor, akıllı olmalarını tavsiye ediyorum!
Daha aydınlık yarınlar dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın…