- 07-02-2021 15:12
- 178
Protestanlık ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu adlı eseri ile Max Weber; Protestanlığın gelişimini, kollarını ve niteliğini anlatıyor.
Protestanlığın Kapitalizmin çıkışında etkili rol oynadığı belirtiliyor. Protestanlık bildiğiniz üzere Martin Luther tarafından ortaya konulmuş bir mezhep çeşididir.
Protestanlık, Katolikliğe karşı tepki olarak ortaya çıkmıştır. Katolik mezhebi muhafazakâr, tutucu ve mistik bir anlayışa sahiptir.
Protestanlık ise Katolik mezhebine göre seküler ve materyalist bir anlayışa sahiptir. Kapitalizmin doğuşuna sebep olan argümanlardan biri de Protestanlık ahlakıdır.
Protestanlık müntesiplerine; “Çalışınız, biriktiriniz, biriktirdiğinizi tekrar yatırıma dönüştürünüz” diyor. Sürekli çalışmayı ve biriktirmeyi öneriyor.
Günümüz toplumuna baktığımızda şimdilik Toplumda Protestanlık gibi bir biriktirme yarışı var. Bu biriktirme materyalist bir bakış açısı ile desteklenmektedir.
Günümüz toplumunun kazancı sorgulanması gereken bir kazançtır. İlke ve doğruluk anlamında sapmış bir kazanca sahip olanlar materyalist bir anlayışla kazanmaktadırlar.
Tefecilik, fahiş fiyatlarla yalan ve yemin üzerine inşa edilmiş alışverişler, hile ve aldatma ile müşteri dolandıranlar toplumun benimsenen ahlakını oluşturmaya başladı.
Burnunun dibindeki açlığı ve yoksulluğu görmeyenler her türlü kazancı mubah görmektedirler. Toplumun yozlaşması ne zaman ve nasıl başladı?
Avrupa ahlakı genel olarak Kapitalizmin maddeci ahlakı ile bezenmiştir. Ancak şunu da söylemek gerekir ki, Avrupa kendi içinde kurallara saygı konusunda bizden daha iyidir.
Biz maddeci bir anlayışla kazanma yarışına giderken toplumun örf, adet ve geleneklerinden giderek uzaklaşıyoruz.
Mevcut yasa ve yönetmeliklere uyma konusunda Avrupa halkına nazaran daha gerideyiz. Yasalarda boşluk aramaya meyalliyiz.
Protestan mezhebine mensup Ülkelerin gayri safi milli hâsılaları ve kişi başına düşen milli gelirleri de bizden daha iyidir.
Kazanma, biriktirme ve biriktirdiğini yeniden yatırıma dönüştürme konusunda Protestanlar yarış içerisinde iken biz kazanma ve kazanırken kandırma peşindeyiz.
Müslüman toplumun neden bu hale geldiği sorgulanması ve araştırılması gerekir. Konu ile ilgili analizler yapılması gerekir.
İslam, ilkeleri,Peygamberi ve asrısaadet devri ile mükemmel iken şimdiki Müslümanlar neden yozlaşmış durumdadır.
Tarih içerisinde yaşayan; Osmanlı, Selçuklu, Abbasi ve Emevi dönemlerinde ticaret ahlakı ve genel ahlak böyle miydi?
Bu konunun da analiz edilmesi gerekir. Ama şunu biliyoruz ki Ahi ve lonca teşkilatları geçmişte yani Osmanlı ve Selçuklularda ticaret ahlakını oturtmuştu.
Oysa şimdi buna benzer teşkilat ve kuruluşlar olsa da maalesef bu teşkilatlarda ticaret ahlakı bulunmamaktadır. Şimdi teşkilatlar ticaret ahlakını geliştireceğine kişisel veya organizasyon menfaatine çalışmaktadır.
Toplumun bu hale gelmesinde eğitim sisteminin bir hatası olduğu aşikârdır. Toplum eğitim sisteminde dürüst olmanın faziletleri konusunda eğitilmiyor.
Esasında bundan daha önemli olan ve birçok yazımda da belirttiğim üzere toplum inşa edilirken kendi kültürümüzden, inançlarımızdan ve değerlerimizden uzaklaştırıldık.
Kendinden uzaklaştırılmaya çalışılan toplum aslında kırıntı da olsa ya da yüzeysel de olsa kendi değerleri ruhunda kaldı. Ancak aklı ve bedeni batılı değerlere uyum sağlamaya çalıştı.
Böylelikle çok az da olsa kendi kültürü ruhunu beslemeye çalışırken; aklı ve bedeni gayrı Müslim değerlere adapte oldu.