RESETLENMEK!

Veri alışverişi yapan makinelere fazla yükleme yapıldığında sistem donar.

Donan sistemde yapılan işlemler ya çok geç sonuçlanır, ya çok ters sonuçlar doğurur ya da hiç komut girilmemiş gibi olur!

Komutları görmeyen bu teknolojik aletlere yapılacak tek şey vardır, resetlemek. Yani yeniden başlatmak…

Aslında tüm makineler farklı özellikleriyle, insanın bir aynasıdır. İnsanların yaptıklarını taklit eder, hızlandırır, kayıt altına alır, geliştirir veya değiştirirler. Oluş ve sonuç şeklinde ciddi paralellikler mevcuttur.

Sistemlerin donması da bu benzerliklerden biridir. İnsanoğlu günlük yaşamın içerisinde yaşadığı rutinler ve sıra dışı olaylarla yıpranır dağılır. Yeri gelir sinir sistemi ve fiziki kabiliyetleri bu yoğunluğu kaldıramaz ve sinyal verir. Bu sinyal dış dünyaya bazen somurtkanlık, bazen saldırganlık, bazen de saçmalık olarak yansır…

Bu yansımaların aslında somut sebepleri vardır. Meydana gelen sonuçları ortadan kaldırmak içinde sebepleri ortadan kaldırmak gerekir!

Bunu yapamıyorsak da sistemi koruma altına almamız gerekir.

Günlük yaşamda meydana gelen bu tür yüklemelerde yapılacak şey, ortamdan uzaklaşıp, yüklemeyi azaltmak veya gözleri kapatıp kısa bir uyku çekmektir.

Uzun süreli yüklemelerdeyse sistemi komple açıp kapatmak gerekir. Sistemi bir süre bu tür yüklemelerden koruyup dinlenmesini sağlamaktır. Buda yılda bir kez olur. İş ortamından, yaşadığı ortamdan ve çevresinden uzaklaşıp kopmaktır. Bunun yanında kısmen de teknolojiden…

Buna insanlık âleminde tatil deniyor. Bizim toplumumuzda ise tatil lüks olarak algılanıyor. Aslında tatil lüks değil bir ihtiyaçtır. Hem de acil bir ihtiyaç.

Verimin artması, sistemin korunması, işlerin yolunda devam etmesi için çok zaruri bir ihtiyaç. Ama bizimkiler buna israf diyor. Donan sistemi de makinenin tepesine vura vura çözmeye çalışıyor.

Hâlbuki yaptıkları, makinenin yanında makinenin içinde olduğu tüm döngüyü tehdit etmektir!

Birkaç günlük uzaklaşma ve üç beş kuruş masraf, verimi, tempoyu, enerji ve sinerjiyi artırarak, hem karlılığı, hem de mutluluğu artıracakken, bizimkiler buna yanaşmazlar.

Onların mantığında insan 5 gün çalıştığında 5 kazanıyorsa, 7 gün Çalıştığında 7 kazanır. 7 gün çalışınca sitemin yanıp o 5’ten olma ihtimalini hiç düşünmüyorlar.

Hâlbuki dünyada ki en mükemmel makine insandır. Ona iyi bakmak ve kullanma kılavuzuna uygun şekilde kullanmak gerek. Anlık işler için ömürlük zararlar yaratacak girişimlerden uzak durmak gerek.

Unutmayın ısınan her makinenin tek ilacı vardır, soğutmak. Gaz vermek, yağ dökmek, iteklemek, ısınmayı, sürtünmeyi ve aşınmayı artırır. Bu da kötü kokular çıkarır. Bu kötü kokularsa, hayra alamet kokular değildir.

Kalıcı zararlar, ekonomik kayıplar, kalbi yanıklar…

Herkes önce kendine sonrada çalışanlarına bir baksın. Yıllarca aynı ortamda, aynı şekilde, aynı tempoda devam eden bir hayat akışı varsa hemen o akışa müdahale etsin.

Üç beş günlük ayrılık ve üç kuruş para inanın size zarar değil, kar getirecektir.

Yıllık bakımını yaptırmayıp her ay sanayiye giden araç, yılda bir kez bakımını yaptırıp, sanayiye hiç gitmeyen araçtan daha çok kilometre yapmaz. Ustalara da daha az para vermez…

Siz siz olun yılda bir kez, telefonu kapatıp, teknolojiyi unutup, yaşadığınız şehirden uzaklaşın. Akdeniz Karadeniz ege şart değil, köye gidin, dağa gidin, umreye gidin, ama mutlaka gidin…

Daha aydınlık yarınlar dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ