- 08-11-2015 19:26
- 48
Büyük güçler, işleyeceği her cinayet için bir de katil işler!
İlmek ilmek işlediği bu katil, toplumun beynine öyle bir işler ki beyin başka işlemlere kapanır!
Uludere’de (Roboski), Muhsin Yazıcıoğlu suikastında, Suruç’ta, Beyaz Toroslar’da durum hep aynıydı!
Katil cinayet işlerken, biz beynimize işlenenle meşgul olduk!
Uludere’de 34 insanımız katledildi. Katliam devletin uçaklarıyla işlendi. Dolayısıyla ilk akla gelen daha doğrusu ilk gelmesi gereken katil, devletti.
Bu tür organizasyonlarda kaybeden ve ilk akla gelen katil aynı kişiyse ortada bir çelişki var demektir.
Ben olayın analizini yapıp gerçek katiller hakkında fikir beyan etmeyeceğim. Şayet Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde bir katliam yaşanmışsa ve bu katliam TSK envanterinde bulunan malzemelerle ve onun personeli marifetiyle işlenmişse, birilerinin “katil devlet” demesinin önünü almanın tek bir yolu vardır!
Olayı tüm çıplaklığıyla aydınlatıp sorumluları cezalandırmak!
İstihbarat oyunu mu?
Başka ülkelerin oyununa gelmek mi?
Ordu içindeki başka güçler mi?
İktidar içerisinde Kürt sorununun çözülmesini istemeyen mihraklar mı?
Soruları çoğaltabiliriz. Sebep ne olursa olsun, önümüze somut ve inandırıcı bir senaryo konulmazsa, var olan senaryoya (muhtemelen katiller tarafından yazılan) inanmak zorunda kalacağız.
Yaşamak için kangren olan organı kesmek zorundasınız, bunu unutmayın!
Muhsin Yazıcıoğlu da bu ülkenin çok önemli değerlerinden biriydi.
Belki Türk milliyetçisi kimliğiyle ve seksenlerdeki fiilleriyle birçok kişi tarafından eleştirilebilir. Doğrudur bu konuda bende size katılıyorum ama Yazıcıoğlu bu ülke için gerçekten menfaatsiz yaşayabilecek ve menfaatsiz ölebilecek ender kişilerden biriydi.
Türk milliyetçisine hükmedebilecek, aynı zamanda Kürt milliyetçisiyle oturup konuşup anlaşabilecek tek kişiydi. İnancı, vatan sevgisinin, vatan sevgisi dünya sevgisinin üstündeydi. Siyasi görüşü farklı da olsa geniş dairede(belli konularda) iktidar ile birlikte hareket ediyordu.
Katledildi!
O katledilirken devlet öyle bir zaaf tablosu sergiledi ki bu tablo, katil damgası yemekten daha ağır bir tabloydu!
Suruç, devletin ayağına sıkma operasyonuydu! Devletin bütün planlarını alt üst eden bir eylem. Ama ortada 32 cansız beden var ve oklar yine devletin üstünde…
Beyaz Toros meselesi!
Çocukluğumuzun, gençliğimizin geçtiği zamanlar ve mekânlarda yaşanan olay!
Devlet görevlileri, devlet araçları, devlet silahları ama insanlar sanki başka devletin insanları!
İnsanlar kontrolsüz bir şekilde alınıyor, işkenceyle sorgulanıyor, parçalanıp gömülüyor, bazen sokak ortasında vurulup bırakılıyor!
Birileri her istediğini yapıyor ama devlet sadece izliyor.
Maalesef 30 yıl geçmesine rağmen hala izliyor!
Onlarca cana kıyan katiller sokakta dolaşırken, onlarca çocuğa Kuran dersi veren gençler cezaevlerinde çürüyor!
Bunları niye bugün yazıyorum?
Çünkü artık iktidar muktedir!
13 yıllık iktidarı boyunca hep köşke, yargıya, askere, medyaya, içindeki çetelere karşı boynu büküktü!
Artık değil!
Halk desteği üst seviyede, tüm dünya Müslümanlarından dua alıyorlar. Köşk saray oldu.
Ordu ve istihbarat ile koordinasyon üst noktada. Emniyet temizleniyor, bürokraside kısmen düzelmeler yaşanıyor. Meclis aritmetiği olabilecek en iyi seviyeye çok yakın…
Artık bahane yok!
Bu olayları çözmenin tam zamanı! Tüm bunlara rağmen gerçek katilleri, canileri, vahşileri önümüze sermez ve bizi tatmin etmezseniz, hem bu güçler tekrar cesaret bulur, hem bu halk tekrar size bu güveni göstermez.
Kendi adıma söyleyeyim, bu güce rağmen hala bunları ve Özal cinayetini, Aselsan mühendislerini, gazeteci suikastlarını, Sivas olaylarını çözmezseniz “katil sizsiniz”, diyeceğim!
Sadece cinayeti işleyen değil, cinayeti aydınlatmayan yetki makamı da katildir!
Zaten aydınlanmayan cinayet ve katliamların neredeyse tümünün sanık sandalyesinde devlet oturuyor.
Bizim canımızı asıl acıtan devletin katil yaftası yemesi değil, gerçek katillerin dışarıda elini kolunu sallayarak gezmesidir…
Malum katliamların aydınlatılıp, yenilerinin önüne set çekildiği yarınlar dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın…