ROJİN VE ALİ’NİN DERDİ BİR

ROJİN VE ALİ’NİN DERDİ BİR

Bilgisayara dalmışım.

Kapıda minik ve mahcup bir ses;

Karpuz çekirdeği vereyim mi?

Başladık sohbete.

Adı ne?

Rojin.

Kaç yaşındasın?

7 yaşındayım.

Çekirdeğin bardağı ne kadar?

2,5 lira.

Niye yapıyorsun bu işi bu yaşta?

Paraya ihtiyacımız var.

Daha ucuz olmaz mı?

Yok, herkese aynı fiyat.

“Cebimdeki bozuk 1,5 lirayı veriyorum yarın geldiğinde 1 lira daha veririm, o zaman çekirdeğimi alırım” diyorum.

Israr ediyor “sen çekirdeği al yarın paranın üstünü alırım” diyorsa da almadım.

Maksadım zaten çekirdek almak değildi ondan, sadece ona bu yaşta ağır yükü omzuna atan sebepleri öğrenmekti derdim.

Yarın kese kâğıdına sarılı bir bardak karpuz çekirdeğini getirip parasını alacak Rojin, o zaman yine sohbet ederiz.

Rojin’in arkasından bakarken Ofis’in karşısında iki ayağı ve 6 el parmağı olmayan Engelli Ali, tekerlekli sandalyesinde her gün olduğu gibi aynı yerinde duruyor.

Tekerlekli sandalyesi akülü olmadığı için her gün birileri evden onu alıp kahveye getiriyor, aynı şekilde eve götürüyor.

Tekerlekli sandalyesi ancak ite kalka gidiyor.

Ofisin karşısındaki çay ocağının müdavimi.

Yine elinde dilekçeler, elektrikli sandalye için bir yerlere başvuracak.

Fotokopisi çekilecek, bir adım ötedeki kırtasiyeye gidemiyor.

Fotokopileri çekmek için evraklarını alıyorum.

Fotokopisini çekip kendisine veriyorum, çaresizliği gözünden okunuyor.

Evrakları bu kez İstanbul'daki bir kuruma gönderilecek, tekerlekli sandalye talebinde bulunacak.

Yeni bir umut doğmuş onun için, ya gerçekleşirse diyor.

Bu umudu gerçeğe dönüşürse dünyalar onun olacak.

Rojin daha çocuk yaşında karpuz çekirdeği satarken eve çok para getirince seviniyor, Engelli Ali umutla elektrikli sandalye hayali ile yaşıyor.

Ben ise bu hallerine üzülüyorum.

Ali ile Rojin sorunları ayrı da olsa da dertleri bir. 

Yokluk, yoksulluk ve çaresizlik…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ